9 Nisan 2013 Salı

Frank Cappa Brezilya'da - Manfred Sommer

Frank Cappa Brezilya'da
(Frank Cappa en Brasil)

"Jangada"
"Karnaval"
"Av"

Manfred Sommer
1981

Yirminci yüzyılın en önemli çizgiromancıları, bütün o Amerikalılar, Will Eisner, Hogarth, Stan Drake, Alex Raymond, Milton Canniff, Alex Toth'lar arasında İspanyol Manfred Sommer önemli bir yer kaplar. Ama diğerleri, endüstriyel sanatın kurallarına uyarak, Süpermenler, Tarzanlar, Mandrakeler, Flash Gordonlar,  demokrasi kılığında bir diktatörlüğün hizmetinde askerler, siyasi bilinçten mahrum hafiyeler üretirken, Sommer savaş dehşetinin bilinçli muhabiri Frank Cappa'yı yaratabildi.

Bir ropörtajında şunları söylüyordu: "Benim için Frank Cappa'yı yaratmak hayatî bir zorunluluktu. Acı veren haberler izliyordum Nikaragua, Kongo, Vietnam'daki olup bitenler üzerine, oralarda olsaydım eğer diye düşünüyordum, bir kahraman olamazdım, bir şey değiştiremezdim, acı çekecek ve düşünecektim. O zaman ben de kimseyi öldürmeyen ama orada olan, tehlikede, vahşetin dünyasını anlatan bu haber fotografçısını yarattım."

Sommer büyük bir psikolojik derinlikle birlikte toplumsal bir bilince sahipti. İki temel kaygı arasında yaşamıştı; yaşam ve ölüm. Onun derin sesini duyabiliyorum, bağırsaklarından ve kalbinden gelen bir ses, şöyle diyor "Ebeveynlerimizden miras olarak, büyük birikmiş kitle halinde bir çöp devraldık, adına toplum dediğimiz. Doğduğumuzda bir de nadir olarak tatmin edilebilen bir önderlik arzusu devraldık. Biri ve diğeri arasında insanoğlu, kaçmak istediği düşkırıklıkları biriktiriyor. Kimi alkolle, kimi haplarla. Ve bir ölümü arayan gençler yüzdesi. Onlardan biriydim, gençken başladım ölüm fikriyle flört etmeye. Benim intihar formülüm, her gece Barselona'dan Begas'daki yazlığıma giderken viraj dolu, şeytanın ağzı gibi karanlık, kötü dağ yollarında her seferinde hızımı artırmak üzerine kendimle girdiğim bir iddia şeklinde gerçekleşiyordu. Bir keresinde ölüm bir virajda kamyon şeklinde görünmüştü. Birden farkettim ki bu yararsız ve saçma bir çözümdür. Kendimi son anda kurtarabildim. O an bütün hayatımı değiştirdi ve o zamandan beri sevgi duyguları ve hattâ insana ilişkin kavrayışlar topluyorum. Hayatın bana sunduklarının her ânını emmek mutlak bir gereklilik sadece." Onun haber fotografçısının mükemmel bir tanımıdır bu. Atletik bir adam, kaba bir nakavt etme imkânına sahip, ama barışçıl, esasen tarafsız, ne şampiyon, ne kahraman, önyargısız, şoven olmayan, her şeyden önce özgürlüğü amaçlayan. Kendisini avlayıp yemek isteyen bir yamyamla dostça ilişki kurabilen, kız ve erkek kardeş ensestini yargılamayabilen, intihar etmek isteyen bir kadına mutluluk vermeye çalışan yüksek bilinçli bir adam. Sommer, sayfalarının her satırında Cappa'dır.
...
Alejandro Jodorowsky
(Frank Cappa'ya yazdığı önsözden.)






8 yorum:

  1. Leziz bir öyküydü. Sanırım Caraja'nın da tadı damağında kalmıştır. :)

    Bir sürü farklı okumaya da açıktı öykü. Ben Tanrı ile ilgili naif bir eleştiri okuduğumu düşündüm doğrusu.

    Hem sonuncu öykü hem de daha öncekileri derleyip oluşturduğun albüm için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, hikâyenin bir de gurme boyutu olduğu kesin. :)

      Sommer insanî olduğu kadar felsefî de bir duruş sergilemiş. "Bu durumlara bile müdahil olmuyorsan..." türünde naif bir tanrıdan 'yakınma' da içeriyor diyelim.

      Bu arada yayıncılar görürlerse, kitabı benim düzenlememle yeniden basmak isteyebilirler yani, canım çıktı orijinali adam edene kadar, büyük de keyif aldım. :)

      Sil
  2. İlk iki hikaye ile daha önce ağzımızda kalan o keyifli tat 3. hikaye ile sanırım doruğa ulaşıyor...Yine keyif veren dialoglar ve göz alıcı, tebessüm ettirici bir final...Giriş karesi ile final arasında ki muhteşem uyum...Mister no vari bir havada geçen tadına doyum olmayacak bir kurgu...

    İlk hikaye ne kadar Corto yüklüyse son hikaye de o kadar Mister No yüklü...Canına yandığım...

    Ama bütün hikayeyi bir tarafa bırakalım...Jadorowski'nin önsözünün ilk paragrafında ki o taşı gediğine koyan "demokrasi kılığında bir diktatörlüğün hizmetinde askerler, siyasi bilinçten mahrum hafiyeler " bile hikayenin önüne geçen ve doğruluğu tartışmasız bir gerçek...

    Tekrar tekrar teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Metni, çizgileri, kurgusu, felsefesiyle hep birlikte çok doyurucu bir hikâyeydi gerçekten. İlk karesinden sonra birden ortadan başlayan bir anlatım. Dikkat çektiğin gibi, ilk ve son kare arasındaki bağlantı, tam usta işi ayrıntılar ve usta işi bir eser tadı yaratıyorlar.

      Latin Amerikalı sanatçılar, Amerikan kuşatmasından en çok çekmiş ülkelerin evlatları olarak bu hususta çok dolular ve de söyleyecek çok sözleri var. Jodorowsky de oldukça sert sözlerle söylenmesi gerekeni söylüyor "endüstriyel sanatın kuralları"na hiç bir zaman uymamış bir sanatçı olarak. Bu çifttırnak içerisine aldığım ifade, her bilinçli okur tarafından farkında olunmasını ve bu ayrımın yapılabilmesini gerektiren bir meseleyi işaret ediyor. Hep söylemeye çalıştığım şey, meselâ, neredeyse yüz yaşına girecek olan birtakım süper kahraman karakterlerin içi boş serüvenleri çok uzun zamandır okuyucuyu sadece 'istismar' etmekten başka bir şey yapmıyor. Üstelik çizgiromanlarını okumadığım halde, sinema filmi olarak bana bile ulaşıyor. Bu halleriyle Amerikan toplumu üzerinde yarattıkları etki de ayrıca içler acısı. Her fırsatta konuya dikkat çekmekte fayda var aslında.

      Sil
  3. İlk macera tam corto tadında ikinci macera bir largo winch tadında son macera ise mr.no tadında adam süpermiş valla bir çırpıda okudum.3 hikaye 3 ayrı lezzet.Değerli stoktan canın çıkmış belki ama çok çok leziz bir iş olmuş sevgili dostum.Bir çizer anca bu kadar farklı hikayelerde farklı yerlere götürür insanı ben çok sevdim.
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Frank Cappa'nın haber fotografçılığı ile birlikte aynı zamanda bir 'dünyalı' olmasının da birbirinden farklı hikâyeler anlatmasında etken olduğunu sanıyorum. Afrika'dan Brezilya'ya oradan Nikaragua'ya, Vietnam'a genellikle dünyanın sıcak noktalarında farklı anlatımlarla izliyoruz onu. Aslında bu kitap (Brezilya'da), belki de en 'sivil' hikâyeleri içeriyor.

      Aklıma gelmişken, kitapların adlarını da yazayım bari;
      1 - Memorias de un corresponsal (En Africa)
      2 - En Brasil
      3 - Viet-Song
      4 - Welcome
      5 - Somoza y Gomorra

      Keşke bir yayıncı uyansa da bu küçük seriyi bassa, hattâ tek kitap halinde. Toplamı en fazla 360 sayfa ediyor Glenat baskısı derlemenin. Satacağına da eminim.

      Sil
  4. JANGADA:Mistik ve mitolojik ögelerle bezeli bir hikaye.Resimler enfes.
    KARVAVAL:Brezilya müziği gibi...neşeli bir melodi...ama hüzünlü bir melodi.
    Sanki Rio'daydım gibi.
    AV:Avcı bazen av olur.Üstteki içkisini içerken cangılda mücadele sürer gider.
    En değerli çizgi romanlardan biri. Sağolun.Sevgi&Selam&Saygı&Şükran.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçük, güzel yorumlarınıza iştirak etmemek mümkün değil. Teşekkür ederim.

      Sil