18 Eylül 2013 Çarşamba

Torpedo 1936 - Küçük düşman yoktur...
Abuli & Toth

"No hay enemigo pequeño; lo sé desde aquel día" 
(Küçük düşman  yoktur, bunu artık biliyorum.)
Çizen: Alex Toth
Yazan: Enrique Sánchez Abuli

Epey önce ilk '4 Çizer 4 Öykü' içeriğinde çevirip paylaşmış olduğum, Alex Toth çizimi Torpedo'nun başlangıç hikâyesinin renkli versiyonunu hatırlarsınız (Hatırlamayan dergiye soldaki listeden erişebilir). Sánchez Abuli bu diziye Toth ile yola çıkmış fakat ikinci bölümden sonra 'anlayış farklılıkları' bahanesiyle Toth işi bırakmıştı. Devamı Bernet ile, hem de uzun soluklu bir süreçte gelmişti.

Yine hatırlayacaksınız; Alex Toth Jack Lemmon'un ünlü filmi 'Karınızı Nasıl Öldürürsünüz?' de de 'dublör çizerlik' pozisyonundan benzer bir biçimde sıyrılmıştı. O başlıkta Geof Darrow'un olaydan söz ederken "Toth'un bu tarz davranışlarının (kendi bacağına kurşun sıkmak türünden) ilk olmadığını" söylediğini yazmıştım. Evet... bu da bir diğeri.

'Küçük düşman  yoktur...' Toth'un işte bu ikinci ve son Torpedo işi.


Dizinin yayın kronolojisinden kısaca söz edersek; farklı dillerde ilk piyasaya girişleri,
İspanya'da; 'Creepy Toutain Editor' kapsamında, 1982'de,
Fransa'da; 'L'Echo des Savanes' kapsamında, 1983'de
A.B.D.'de; 'Catalan Communications' tarafından, 1984'de olmuş.

Bu ilk basım diziler tamamen orijinal İspanyol çizim ve metinden yola çıkılarak gerçekleştirilmiş. Ben ise  bu ilk iki hikâyenin çevirisi için, Amerikan 'Echo of Futurepast' kapsamında, 1985'de yayınlanan renkli ve de geliştirilmiş metin ve tekrar düzenlenmiş balon stiline sahip 'revizyonlu versiyonu' seçtim daha tatmin edici bulmam nedeniyle.

16 yorum:

  1. Stoktan abuli deyince bir durmak lazım azizim çok sağol varol gerçi sizin kadar bilgili olmadığım için ben sözü kısa kesiyorum ama bil ki çok özel işler çıkarıyorsun.
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Serdar bey, estağfurullah, "Abuli denince bir durmak lâzım" sözünüze katılmamak mümkün değil. Bu kadar öne çıkan bir ÇR yazarı fazla yok.

      Sil
  2. Diyorum ki, keşke tüm seri çevirilip yayınlansa. :) Yanılmıyorsam ticari olarak 4-5 öyküden oluşturulmuş bir Torpedo basılmıştı yıllar önce Türkçe olarak. Sertliğin gerekliliğini öğrenmiş ama yine de içindeki insanı tamamen öldürmeye gücü yetmemiş bu kabadayının her macerası okunası...

    Bir ara gündemime aldığım ama çetrefilliği nedeniyle tırstığım Torpedo'nun bir başka öyküsünü yine Stoktan çevirisiyle okumak da büyük keyf..

    Çok teşekkürler Süheyl...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen de sağol Hakan, evet, İthaki'nin uzun zaman evvel basıp piyasa yoklaması yaptığı bir kitaptı o. İspanyol orijinal versiyonun çevirisiydi. Ben de bir türlü edinemedim gitti, kitabı bulmak kolay değil ama bir yerlerde taraması olsa gerek. Benim revize versiyon metin çevirisiyle karşılaştırmak hoş olabilir.

      Malûm ABD'nde IDW bastıydı Complete Torpedo diye 5 cilt halinde, toplam 750~800 sayfa olarak. Bence bizde de kesin satar ama kimsenin aklına geldiği yok. Bizim de amatörce bundan fazla yapacağımız bir şey yok. belki bir kaç ayrıksı hikâye daha...

      Sil
  3. Aslında her zaman birilerinin aklında hatta şuan bile basmayı ciddi ciddi düşünüyorum...Ama siyah-beyaz bir frankofon (Frankofon diyelim) telifinin siyah beyaz fumettiler ile kıyaskandağında 3 katı gibi bir maliyette olması ve fumetti fiyatına ancak satılabileceğini hesap edince biraz geri durulası bir kitap...Ama her zaman aklımda ve aklımdan hiç çıkmayacak...Telife bir sponsor bulabilirsem ilk basacağım kitap diyebilirim...:)

    Teşekkürler süheyl bey...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İspanyol ÇR'larının Frankofonlar kadar yüksek olduğunu sanmıyorum. (sadece bir tahmin) Eğer imkânınız varsa, bir yoklamakta fayda var.

      Son toplu yayın İspanyolca bildiğim, Glenat España S.L., beş volüm halinde. İngilizceye I.D.W. tarafından bu set telifi alınarak aktarıldı.

      Bağlantı kurup sormak lâzım. Umarım imkân bulursunuz, biz de kitaplığımıza Türkçe olarak yerleştirme zevkini yaşarız.

      Sil
  4. mr.yer6’nın da dediği gibi keşke tamamı yayınlanabilse.

    Beğeniler, beklentiler farklı olabiliyor elbette, ama önümüzde de Torpedo gibi beğeni toplamış, yayınlandığı her yerde kendi okuyucu kitlesini oluşturmuş bir yayın var. Yani ticari açıdan test edilmiş onaylanmış. :)

    Seri 2004’ten beri onbeşinci sayıda demirlemiş, dolayısıyla telifinin de devam eden serilere kıyasla daha makul olacağını sanıyorum. Ama bu piyasanın çarkları farklı dönüyor.:)

    Elimde İthaki’nin Torpedo’su var. Teşekkürler Stoktan, önceki okumamdan çok daha farklı “duygudurum” lar oluşturdu çevirin bana…

    Bu seriyi asıl öne çıkaran keskin diliyken, İthaki nedense dili yumuşatmaya çalışmış, Abuli jargonu da güme gitmiş. Ama yine de finali başarılı buldum. İki çeviri de farklı ama ikisi de başarılı.

    - …SENİ GEBERTECEĞİM, PİÇ HERİF!
    - BİLİYOR MUSUN EVLAT… BAHSE GİRERİM Kİ YAPACAKSIN.

    - …SENİ ÖLDÜRECEĞİM !
    - !!.. VİTAMİNLERİNİ ALMAYI UNUTMA!..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarda Bahadır arkadaşıma da dediğim gibi, bir bakmak lâzım, telif sorunu aşılamayak gibi olmayabilir. o taktirde hoş bir sürprizle karşılaşabiliriz. :)

      Toth'un çizdiği bu ilk iki Torpedo'nun (başlığın sonunda söylediğim gibi) metni biraz zayıf orijinalinde. Ve sadece benim çevirdiğim 'Echo of Futurepast' kapsamındaki bu hikâyelerin metinleri 'geliştirilmiş' dediğime bakmayın, neredeyse tamamı yeniden yazılmış gibi.

      Toth gidince, Abuli de Bernet ile beraber konsepti elden geçirmişler göründüğü kadarıyla ve bu arada da Abuli benim çevirdiğim baskının metnini de yeniden oluşturmuş sanıyorum.

      İthaki'nin çevirisi ilk İspanyol baskının birebir çevirisi. (kontrol ettim) Farklı olan 'Echo of Futurepast' baskısı;

      Orijinalden:(İngilizce olsun diye IDW'den)
      I'll kill you!! -Don't forget to take your vitamins. -I'll kill you.

      Echo of Futurepast:
      I'm gonna kill you bastard! -You know something, kid... -I bet you will.

      Nerdeyse alakası yok. ben de bu yüzden 'Echo of Futurepast'i çevirmeyi tercih ettim. sanırım doğru yapmışım. :)

      Sil
  5. İki final arasında seçim yapmam gerekse senin finalini seçerdim, daha derinlikli. Bence de doğru tercih. :) Bir kez daha teşekkürler Stoktan.

    Sadece ikinci sayfadaki “Vacca ailesi tezgahlamıştı” diye başlayan açıklama kutucuğundaki “Benno’nun koca ağzını kapatmak için hepten.” cümlesinde düşüklük var sanki. Eh, o da nazar boncuğu olarak kalsın. :)

    Bu seri, Bernet tiplemeleri ve çizgileriyle buluşamasa gerçekten yazık olurmuş. İlk sayıda biraz teklese de, Abuli anlatım tarzına Bernet’ten gerisi yalan.

    1001 Roman’ın çok önceleri duyurduğu yayınlar vardı. İçlerinde beni en heyecanlandıran isim Domingo Mandrafina olmuştu. İki yıldır bir gelişme olmadı, hala Spaghetti Bros’u bekliyorum. Ama olsun en azından bu yayınların birilerinin aklında olduğunu bilmek de güzel.

    Bahadır arkadaşın söyledikleri de heyecan verici. Umarım şartlar beklediği yönde gelişir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Vacca ailesi tezgâhlamıştı o işi... Benno'nun koca ağzını hepten kapatmak için." idi cümlenin düzü, 'hepten'i sona alarak cümleyi biraz devirmek istemiştim ama bazan devrik cümle, düşük cümle hissi yaratabiliyor. Burada da öyle olmuş, haklısınız. O da dediğiniz gibi nazar boncuğu. :)

      Mandrafina, örneklemeyi çok istediğim ama nereden başlayacağıma karar veremediğim bir çizer. Basacaklarsa beni uğraştırmadan bassalar iyi olacak. :)

      Doğrusu, çok daha ağır risk içeren şeyler basılırken, satışı çok daha garantili olan bu sözünü ettiklerimiz neden bilinmesine rağmen (farkında olunduğunu düşünüyorum)sırada bekler bilmiyorum. Yayıncılık zor iş, bir nedeni vardır her halde diyebiliyoruz sadece.

      Sil
  6. Bu ülkede hala Kızılmaske, Yüzb. Volkan, Teksas, Tom Miks bile defalarca basılıp satıyorsa, bir Prado'nun, Domingo'nun, Bernet'in,Moebius'un, Hermann'ın, Gimenez'in,Sommer'in ve aklıma gelmeyen yüzlercesinin ülkemizde daha isimlerinin bie telafuz edilmemesi çok düşündürücü ve üzücü...

    Dediğim gibi Fransa, Belçika, İspanyol kökenli çizgiromanların telifi bizim gibi küçük ve bu işi para kazanmaktan ziyade keyif için yapacak işletmler için mali bir külfet oluşturuyor...

    Seri ne zaman önce sonlandırılmış olursa olsun yayınlanacak ülke yada bölgeye göre bir taban fiyatları var...Ve malumunuz ülkemizde ki dağıtım koşulları ve sorunları, halkımızın ekonomik koşulları ile birleşince satışların maliyeti bile kurtarmadığı bir ortamda çizgiroman yayıncılığı gerçekten deli cesareti...

    Neyse bakacaz artık...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güçlü bir müşteri kitlesi olmayınca pek çok yayıncı risk almayıp, satışı garanti olanın peşine gidiyor doğal olarak.

      Aslında, söz konusu Fransızca, İspanyolca ÇRların İngilizce çevirileri bile ne kadar az. Bunu da düşününce ortada bir telif sorunu olduğunu görmek gerekiyor tabi.

      Dediğiniz gibi, 'deli cesareti' gösterebilen cesur yayıncılara gerçekten destek vermek lâzım.

      Sil
  7. Çok akıllı olduğumu iddaa etmedim hiç bir zaman....:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E o zaman koşullar uygun demektir, faaliyet bekleyebiliriz, haydi hayırlısı... :D

      Sil
  8. Bahadır’ın yazdıklarını okurken aklıma geldi. Geçen sene kardeşim dört arkadaşıyla Belçika’ya gitmişti.

    Döndüğünde anlatmıştı. Otel yerine, içinde ailelerin yaşadığı Brüksel’deki bir apartman dairesinde kalmışlar. Mal sahibinin, ev ortamı havasını bozmadan yenileyip pansiyon olarak kiraladığı bu geniş dairede en çok çizgi romanlar dikkatini çekmiş. Önceki konaklayanların okuyup bıraktığı her bir odada istiflenmiş ufak öbeklerin haricinde, kitaplıkta da daire sahibine ait 70’li yıllardan Belçika ekolü çizgi romanlar varmış.

    Dinlerken bir an burayla kıyasladım. Onlarda küçük-büyük ve yaşlısıyla bir yaşam biçimi. Bizdeyse, kitap marketlerde 7-10 yaş grubu ‘çocuk kitapları’ standında ancak yer bulabilen nostaljik bir çocukluk sevdası.

    Oralardaki gibi çok üst kulvar beklentisi değil benimki, ama en azından bi’ üst tura geçebilmeliydik, olmadı.

    Gelinen nokta okuyucu kitlesinden mi kaynaklandı yoksa Bahadır’ın da değindiği, temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp tekrar ve tekrar önlerine konan yayınlarla oluşan kısır döngüden mi, bilemiyorum…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Brüksel, tabii, istisnai bir şehir. Çizgiromanın dünya merkezi gibi. Bütün şehir bir ÇR açıkhava müzesi gibi. Onun ondabirine de fitiz biz. Ama elbette öyle bir kültür kentini görüp de içimizin cız etmemesi mümkün değil.

      Memleket ÇR piyasasındaki o söz konusu kolaycı kısırdöngünün ahvalimiz üzerindeki etkisi önemlidir bence de. İş piyasalarında çok önemsediğim bir kavram, 'kendi pazarını oluşturmak'tır. Riskler içerir ama bazen önemli atılımlara öncü olmanın da tek yoludur böylesi bir girişimcilik. Bahadır'ın dediği gibi 'deli cesareti' gerektirse de, o cesarete piyasada rekabetçi olabilmek için ihtiyaç var. Zira, 'garantici' yayıncılar zaten köşebaşlarını tutmuşlar. Yeni bir şeyler yapmak lâzım artık.

      Sil