9 Mayıs 2016 Pazartesi

Tesadüf mü, saygı ifadesi mi, yoksa çalmak mı?

Tesadüf mü, ya da bir saygı ifadesi mi, yoksa düpedüz çalmak mı? sorusunu epeydir sormadık. Fakat geçen gün rastladığım Quiddity adlı bir blogger arkadaşımızın bulguları görmezden gelinecek gibi değildi. İlâvelerim ile birlikte yeniden derleyip toparladığım 'orijinal' ve 'non orijinal' panellere karşılaştırmalı olarak bir göz atalım isterseniz. Çünkü 'mal sahipleri' ve 'götürenler' çok ünlü sanatçılar.
Önce sinemadan hakikî bir ilham kaynağından başlayalım: 2001 A Space Odyssey, Stanley Kubrick'in 1968 yapımı büyük başyapıtından sebeplenen ise, İspanyol çizer Fernando Fernandez. Vampirella #29 (1973) de bir kare ile o unutulmaz sahnelerden birini kullanmış. Hoş da olmuş. Siyah-beyaz gölgelemeyle oluşturduğu etki gerçekten artistik değerde. ♦

"Wolves at Wars End"
Diğer bir örnek, Luis García Mozos'un 1975, Vampirella #43'de yayınlanan "Wolves at Wars End" adlı çalışması. Bu Warren versiyonunda metni Budd Lewis yazmış her ne hikmetse. Hikâye daha sonra Heavy Metal 1978' şubatta "The Winter of the Last Combat" adıyla basılan versiyon ise, aslında ilk olarak 1973 tarihli Fransız Pilote #737'de, "L'hiver du dernier combat" adıyla basılan Victor Mora'nın yazdığı orijinal metin. Warren'ın bu garipliğe neden gerek duyduğu ilginç bir soru işareti ama başka bir araştırma konusu.

Bu güzel epik eserde yukarıdaki sayfada yanyana yer alan iki panelde bir alıntı ve tabir-i câiz ise, bir de 'verinti' var. García Mozos'un kaçınamadığı bir saygı duruşu olduğunu düşündüğüm, İngiliz ressam Sir Edward John Poynter'in yandaki "Fırtına Perilerinin Mağarası" (Cave of the Storm Nymphs) adlı muhteşem tablosundan kısmî bir alıntı. Yukarıda perilerin sol üstünde gördüğümüz Mozos'un zırhlı savaşçı resmi,  Vampirella #51 (1976) "The Castle the Dungeon and all" adlı Vicente Alcazar eserinin orijinal baskısında da (en sağdaki) mevcut. Üstelik, hikâyenin ilk paneli olarak, Alcazar'ın çıkış noktasının ilhamını García Mozos'dan aldığını söyleyebiliriz. ♦
Gimenez poz veriyor
Sıradaki yine bir Warren örneklemesi, Paul Neary'den Eerie #63 (1975-şubat), "Exterminator One" ve yine Luis García'dan 'götürme' sözkonusu. Hem de García'nın çok özel bir eserinden, "Love Strip". García bu çalışmasında, Genellikle yaptığı gibi kız arkadaşı ve ünlü Vampirella modeli Carol de Haro'yu ve ayrıca dostu ünlü çizer Carlos Gimenez ve Victor Mora'yı model olarak kullanmıştı. García'nın bazen neredeyse foto-realistik diyebileceğimiz eserlerinden çok bilinenlerinden biri olan hikâyenin fotografik malzemesi de konumuzla paralel doğrultuda ve ayrıca ilgi çekici değerde.
Luis García'nın Love Strip'i ilk olarak 1974'de Goscinny'nin yayın yönetmenliğini yaptığı FransızPilote #02'de basılmıştı. 1975 Şubatında ise Paul Neary hikâyenin Gimenez'i içeren kare-lerinin birkaçını Exterminator'de 'değerlendirmişti'. Ardından bu sefer matrak bir biçimde 'Love Strip' yine bir diğer Warren serisi Vampirella'nın #44'üncüsünde altı ay sonra 1975'in ağustos ayında yayınlandı. García'nın gerçekçi çizgileriyle şekil bulan karakterin, bu yeni yuvasına iyi oturmayacağı baştan belliyken, acaba Neary "Allahın Latinosunun nerden haberi olacak" diye mi düşündü, yoksa bu sadece dostça bir selâm gönderme mi idi? ...Derken, "Exterminator"de gezerken, bir portre benzerliği de Alberto Breccia'nın 1962 tarihli eseri "Mort Cinder"den bir izlenimle karşılaşmıyor muyum? Ünlü eserin başkarakteri antikacıyı üstad Breccia kendi portresini kullanarak şekillendirdiğini sanatçıyı seven herkes bilir. Bu nedenle Neary'nin hikâyesindeki bir yan karakter olarak kullandığı yaşlı adam tiplemesi gözden kaçmıyor. Bunun selâmla falan ilgisi olduğunu pek sanmamakla birlikte, sadece rastlantıdan ibaret olabilme ihtimalini de açık bırakıyorum. ♦

Hazır yeri gelmişken, yukarıda sözünü etti-ğim Alberto Breccia' nın Mort Cinder'inden bir başka 'esinlenme' daha örnekleyelim. Alfonso Azpiri'nin "Alpha Cosmos"una (1975) bakarsanız, "Enviado de los Astros" adlı hikâyedeki yaşlı arkeolog, bizim yaşlı antikacı Ezra Winston'dan başkası değildir. Azpiri'nin ilk dönem işlerinden olması sebebiyle hoşgörülebilir yine de. ♦

 
"Second Genesis"
Son ele alacağımız sanatçı, çizgilerinin şiiriyle gönüllerimizde yer edinmiş olan diğer bir İspanyol Warren çizeri, Esteban Maroto. Ünlü sanatçının 1978 tarihli 1984 adlı serinin 4. sayısında yer alan "Idi and Me" adlı eserinin çok çarpıcı bir sayfası var düşünmemize neden olan. Sayfada yer alan beş panelin herbirindeki figürler, Jeff Jones'un ilk olarak 1972 ve sonrasında National Lampoon Magazinde yer almış olan ünlü "Idyl" adlı bandından açıkça 'kopye' edilmiş çizimler. Durumu hikâyenin adıyla da (Idi ve Ben) yanyana getirince, bunun sıradan bir 'aşırma' vak'ası olmadığı da anlaşılabiliyor fakat Bill DuBay'ın metnini okuduğunuzda, bahsedilen 'Idi'nin tam adı 'Idi Amin' (o yıllarda Uganda'nın 'gaddar diktatörü') olarak açıkça vurgulanıyor. Hâl böyle olunca, durumdan farklı çıkarımlar yapmak da mümkün tabi. Bana, DuBay ve Maroto kafakafaya verip, bir muziplik tezgâhlamışlar gibi geldi. Siz ne dersiniz bilemem.

Idyl orijinallerini bir araya getirdiğim sayfanın sağ-altındaki kare ise yine Maroto'nun, daha eskiye giden bir çalışmasında, "Second Genesis" (Creepy #80, 1976)'de yaptığı başka bir Idyl alıntısı.


Gelelim Maroto'nun ünlü Fransız sanatçı Paul Gillon'un "Les Naufrages du Temps" adlı eserinden yaptığı alıntılamaya. Gillon'un bu çalışmasına üç ayrı baskıda rastladım: Chouchou (1964), Hachette (1974) ve üstüne üstlük Eerie #129 (1982). Bu tek panellik küçük alıntılama, Maroto'nun 1978 tarih ve #2 numaralı 1984 magazinde yayınlanan "Scourge of the Spaceways" adlı hikâyesinde yine 'küçük' bir yer tutmuş kendisine. Maroto hızını alamamış olacak ki, aynı hikâye içerisinde ta 1953'e uzanıp, Weird Science #22'de yayınlanmış olan bir Wally Wood eseri "My World"den de bir güzel kare aktarmış kendi çalışmasına.



 
Ve son Maroto vak'amız, tamamı Kasım 1981 tarihli Eerie #126 içerisinde cereyan ediyor. Derginin 19. sayfasının altındaki iki takvim ilanından sağda olanı, Frank Frazetta'nın 1982 takvimi ile ilgili. Takvimin kapak resmine ise yine aynı derginin sayfa 35-46 arasında yer alan Maroto'nun "Korsar" isimli eserinde tekrar rastlıyoruz. Eerie sayfa 43'ün ortasında, 3. panelde, sırtlarında bir kadın taşıyan bir gurup mağara adamı orijinal resmin yine 'küçük' bir simetriği halinde kullanılmış. Her iki sayfa ve takvime kapak teşkil eden resim aşağıda yorumlarınıza açık vaziyette sizi beklemekte.

◄●►
'Yakalamalar'ın bir kısmı için,
*A Very Creepy Blog by Quiddity
*Ragged Claws Network
*The Art of Luis Garcia Mozos By David Roach
kaynak oluşturmuştur. Bütün grafik derleme ve düzenlemeler ve değerlendirmeler bana ait olup fena uğraştırmıştır :)

2 yorum:

  1. Bu çalışmanız akademik düzeyde sayılabilecek bir çalışma olmuş elinize sağlık, gerçekten çok emek harcamışsınız. Yazının sonunda ne düşüneceğimi bende bilemedim, ama listede çok sevdiğim çizerler de yer alınca içimden içimden, Warren'ın o zamanlar aynı ekiple çıkardığı sürüsüne bereket dergi geldi ve o kadar dergiye hikaye ve çizim yetiştirmenin zorluklarını düşünerek teselli buldum. Bazen de hoşuma gidiyor böyle şeyler, mesela İlban Ertem Puslu Kıtalar Atlası'nın çizgi roman versiyonunda, hepimizin bildiği bazı İstanbul gravürlerini kullandığını görünce mutlu olmuştum, her çizerin yorumu farklı oluyor.
    Birde şöyle bir durum var kimi çizerler, kimi sahneleri çok sade ve mükemmel çözebiliyorlar. Kimi zaman çizerlerin, çizecekleri sahneyle alakalı sevdikleri başka çizerlerin hikayelerine bakıp; fırtınalı denizlerde gemileri, düşen uçakları nasıl çalıştıklarını görüp taklit ettikleri, bu sahneleri benzer şekilde çalıştıklarını işitmiştim, böyle de bir durum olabilir.
    Sanırım gece geç saatlerde beyin durma noktasına gelmişken böyle yazıların altına yorum yapma girişimnde bulunmak çok akıllıca bir iş değil, bu karışık yorum için özrünüze sığınıyorum. Yazı için tekrar teşekkür ediyorum, çok kapsamlı ve güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş yükü nedenlerden biri her zaman Faruk bey, bunun âlâsını yapan bir İspanyol çizer var, bir ara onu da hazırlayacağım. İspanyollar zamanında çok mıncıkladığı için konuyu ele almamıştım ama habire önüme çıkıyor, görülmeyecek gibi de değil hani.

      Bana da iyi niyetli 'hoşluklar' olarak görünür çoğunlukla bu türden 'kopyalamalar'. Sanki araya konmuş muzip bir selam gönderiş veya 'bulmaca' tadında küçük bir hınzırlık... Bazen de farklı bir boyut kazandırabiliyor esere verdiğiniz İlban Ertem örneğinde olduğu gibi. Bunun ötesinde sanatçıya ilham veren pek çok ünlü tablo 'değerlendirmeleri' keyifli panellere malzeme olabiliyor. Bunlar da işin tuzu biberi bir anlamda.

      Sil