18 Ocak 2013 Cuma

Karınızı Nasıl Öldürürsünüz?


How to Murder Your Wife
1965
yönetmen: Richard Quine

Jack Lemmon & Virna Lisi

Başarılı, bekâr ve mutlu çizgiromancı Stanley Ford (Jack Lemmon), kentteki malikânesinde sadık uşağıyla birlikte yaşamaktadır. Bu müzmin bekârın bir güzel İtalyan dilberi (Virna Lisi) ile karşılaşması sonucu altüst olan hayatının konu edildiği bu tatlı filmin düzgün bir kopyasını uzun zamandır arıyordum. Ortalıkta DVD'si bile yok maalesef.

Neyse, sonunda buldum tabi. Geçen akşam da uzun bir aradan sonra tekrar buluşmuş olmanın verdiği büyük bir keyifle oturup izledim.

Bilenler hatırlayacaktır, çizgiromancı Ford, bir gazetede "Bash Brannigan - Secret Agent" adlı tanınmış günlük çizgi band dizisini yapmaktadır. Film boyunca bu çizimlerle de yer yer karşılaşmaktayızdır. Zaman, çizgiromanda 'gerçekçiliğin' tavan yaptığı bir zaman, ve tabi çizgiler de öyle.

Peki filmdeki bandları çizen kimdi bunu hiç düşündünüz mü? Değişik kaynaklardan edindiğim verilerden anladığım şu;

Yapımcılar Jack Lemmon'a 'dublör çizer' olarak başta Alex Toth ile anlaşmışlar ve Toth filmin tanıtımı için on gün süreyle gazetelerde Bash Brannigan bandları çizmiş. Çekimlere geçildiğinde ise sanatçının bir para problemi çıkartması üzerine bu sefer Mel Keefer ile anlaşmışlar. Toth'un bu tarz davranışlarının (kendi bacağına kurşun sıkmak türünden) ilk olmadığından söz ediyor Geof Darrow. Yani filmdeki bandlar Mel Keefer'in... Sanatçı bu çalışmalarını kendi webine de koymuş zaten;

Filmin çizgiromanla olan tek bağlantısı bu değil. Üzerinde durulması gereken dikkat çekici bir husus da, çizer Stanley Ford'un çalışma tekniği. Filmin başlarında oldukça ayrıntılı ve eğlenceli bir sahneyle aktarılıyor bu. Ford, ekibiyle birlikte uygun mekânlarda bandın karelerine altlık teşkil edecek ön canlandırmaları yapıyorlar, bu arada uşak (Terry-Thomas) tarafından bu enstantaneler fotograflanıyor.

Model kullanma, sahneleri oluşturma, burada mizahî abartı ile aktarıldığı kadar olmasa bile, bir çok tanınmış gerçekçi çizer üstad tarafından hep kullanılagelmiş yöntemlerdir. Bir güzel örneğini epey önce 4çizer4öykü çalışmalarımın ikincisinde Al Williamson için Flash Gordon fotoğraflarıyla örneklemiştim, görmediyseniz bir göz atın;

8 yorum:

  1. Sempatik Jack Lemmon'u her daim sevmişimdir. Bu dahil bir çok filmini de seyrettim, yazını okuyunca oldukça berrak bir şekilde canlandı sahneleri zihnimde Karınızı Nasıl Öldürürsünüz'ün. Olasılıkla hikayenin çizgiroman çizeri çevresinde örülmüş olması nedeniyle özdeşlik kurup akılda kalıcılığı artmış bizim gibi çizgi meraklıları için.

    Model kullanımı konusunda haklısını. İşin gerçeği, bir çok çizer fotograf ve film arşivinen yararlanıyor, hatta daha fazlası kendinden öncekilerin çizimlerini referans alıyor, ama "büyük" çizerlerin çizmek istedikleri sahneleri önce modellere canlardırtıp sonra kağıda aktardıkları biliniyor. Mesela daha önce üzerine konuştuğumuz Frank Bellamy de kullanırmış model.

    Belki başka bir bağlamda incelemek daha doğru olur ama Warren'in Vampirella'sı için tasarlanan kapaklarda da sıklıkla model kullanılmış. Barbara Leigh'miş ilk poz veren (67.sayı). Ama bir çok kişi Leigh'in fiziksel özelliklerinin Vampi ile örtüşmesinden yola çıkarak çizimlere de modellik yaptığnı düşünüyormuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Jack Lemmon ile ilgili aynı sempatiyi paylaşıyoruz anlaşılan. Büyük üstad bu filme de asıl hayat verendir zaten. Stanley Ford olarak başka birini düşünemem bile.

      Sahneleri canlandırmak veya mevcut arşivden yararlanmak çok olağan bir çalışma yöntemi olmakla birlikte, kimileri bunu olumsuz değerlendirebiliyor diye pek sözü edilmez sanırım. Halbuki, hele bugünkü imkânlarla bir manzara ressamının resmini yapacağı doğa parçasının uygun andaki ışığını bir fotoğraf karesi ile sabitlememesi ne saçma olurdu değil mi?

      Barbara Leigh'e de kısa sürmüş bir sinema kariyerinden daha çok ün kazandıran herhalde o Vampirella kapakları olmuş. Sen hatırlatınca baktım, 67, 69, 71, 74, 76, 77, 78. sayılar, az da değil. Doğal olarak diziye modellik yaptığı şüphesini yaratmıştı tabi. Ama kimse kusura bakmasın, Jose Gonzales'in Vampi'sine model olacak hatun da daha anasından doğmadı yani. :)

      Sil
  2. Pepe’nin çizdiği ikon haline gelen parmağının ucundaki yarasalı Vampirella pozunun rol modelinin Carol de Haro olduğunu biliyorum. Carol aynı zamanda ünlü İspanyol çizer Luis Garcia Mozos’un da o dönemki sevgilisidir. Mozos deyince de durup düşünmek gerekir. Nova adında bir çalışması vardır ki tam bir bilek işidir, üzerine ne dense azdır her türlü övgüyü hak eder.

    Hoş bir konuya değinmişsiniz Stoktan. Hep ilgimi çekmiştir çizim işinin mutfağı. Eh, haliyle kolay iş değil tabi çizgi roman üretmek. Çok fazla resim çizmeyi gerektiriyor. Bazıları hanımına, çocuklarına, hatta kardeşlerine poz verdirmiş; Bellamy daha çok kendini kullanmış. Karşısındakine nasıl duracağını anlatana kadar geçmiş aynanın karşısına kafasındaki pozu almış, basmış deklanşöre.

    Büyük usta Raymond’un model kullanma tarzı ilginç geldi bana. Modellere tamamen çıplak poz verdiriyor, çizim aşamasında kafasına göre elbise çiziyor. ::)

    Şimdilerde yaşı kemale ermiş Carlos Gimenez’in bir pozuna rastlamış, kendini iyice kaptırmış halini görünce bayağı gülmüştüm.

    Dün forumda ‘Çizgiromanlardaki Sinema’ başlığında bir konu açmıştım. Al Williamson deyince aklıma geldi. Benim dönemimin ikonudur Sophia Loren. Hatunun öyle bir pozunu yakalayıp kullanmış ki bravo dedirtti doğrusu. :)


    http://www.dosya.tc/server26/Q1xzIY/rymnd.rar.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Luis Garcia'nın epey işi yayınlanmıştı Vampirella'da diye hatırlıyorum, sevgilisi de eksik kalmamış böylece. :) O çizim, en bilinen Gonzales Vampi'si, arayınca de Haro'nun pozunu da buldum, bunları görmek çok hoş oluyor. Ayrıca Luis Garcia'nın Nova-2'sini Heavy Metal'den bilirim, baştan sona tam da çizgiromanda fotoğrafik materyal kullanımına mükemmel bir örnek oluşturur.

      Al Williamson'un o eserini de iyi tanıyorum tabi, Epic Illustrated'de yayınlanan müthiş bir iş idi, Sophia Loren'in o müstesna pozundan model alındığı kare zaten ipucu verir ama doğrusu kaynağı kestirmem mümkün olmamıştı. Williamson'un o hikâyesinde daha başka materyal kullanımı örnekleri de var, hattâ belirgin şekilde bu vurgulanmış.

      Raymond'a gelince, bence üstad işin tadını çıkarmanın yolunu bulmuş gibi görünüyor biraz da. :)

      Arabadan dökülen şahıs Gimenez'in kendi olabilir mi acaba? Çok benzettim.

      Forumdaki başlığınızı da gördüm, mükemmel örnekler derlemişsiniz. Aklımıza kazınan kimi ilham verici film kareleri vardır, bir çizgiromancının bu gibi enstantaneleri değerlendirmemesi beklenemez. Bu aynı zamanda o filmlere bir güzellemedir de. Bazen de Vanity Fair'e kapak hamile Demi Moore gibi çizerin elinde espri konusu da olabilir tabi. :) Trevisan'ın Lara esinlenmesini iyi tesbit etmişsiniz, Julia üzerinden yaptığı Audrey Hepburn portresi (ya da Audrey Hepburn'dan mülhem Julia portresi desem daha doğru olacak) gibi çok etkileyici... Bir ara filmi temin edip, o sahneyi buluruz, zaten aklımda olduğunu düşünüyorum.

      Sormadan da olsa başlığın linkini merak edenler için veriyorum, sakıncası yoktur umarım;
      [ Çizgi Romanlardaki Sinema ]

      Sil
  3. Cidden haklısın. Vampi'ye desen oluşturan onlarca manken kullanılmış; Kitana Baker, Lola Beth, Kathy Bushman, Cathy Christian, Leslie Culton, Maria Di Angelis, Julia Faire, Diana Knight, Sascha Knopf, Masuimi Max, Avery Misuraca, Caroline Munro, Arban Ornelas, Patricia Rosario, Heidi Saha, Carolyn Renee Smith, Talisa Soto, Brinke Stevens, Julie Strain, Nella Swan, Angelique Trouvere, Cristiva Turner, Alexxus Young, hiçbiri bizim Vampirella'nın eline su bile dökemez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vampi kült bir karakter, modelleri de kendisiyle birlikte pin-up olmuş müthiş bir yaratım. O model kızcağızları araştırdığında görüyorsun ki, hepsi Vampirella'yla anılıyorlar.

      Daha da ötesi, 12. sayıyla Pepe Gonzales'in hayat verdiği ve Warren'daki yayınını aralıklarla da olsa 1983 de yine Pepe ile tamamlayan Vampi'nin enerjisi ve şöhretinin Gonzales'i de yutmuş olması. Üstad'ın adını başka bir işiyle hatırlayan yok neredeyse. Ben dahi, olağanüstü Garbo resimlerinden başka işini bilmem. (Şimdi baktım, 1984'de de 3~5 hikâyesi var.) Üstad öldü gitti ama eseri hâlâ bir ticarî meta olarak para basmaya devam ediyor.

      Sil
  4. Gimenez'in ta kendisi Stoktan. Zaten bana eğlenceli gelen yönü de bu olmuştu. :)

    Raymond'u iş üzerinde gösteren fotoları ilk incelediğimde tıpkı sizin söyledikleriniz gibi düşünmüş, sonra da kendime ne fesat kalbim var deyip kızmıştım, rahatlattınız beni...:)

    'The Art of Giorgio Trevisan' başlığı ile tanışmıştım Mekanınızla. Tüm blog acemiliğime rağmen dayanamayıp kısa bir yorum da yapmıştım. Benzer beğeniye sahip olmak sevindirdi beni.

    Çizmek, çiziktirmek bu meslek erbabı için zor değil, çoğu gözü kapalı çiziyor. Farkı yaratan ve işi öne çıkaran şey asıl zor olan: Tarz...

    Ken Parker'ın 'Norma'nın Prensi' macerası çok enteresan çalışmadır ve geçişli öykülerden kuruludur. Bir bölümünü Milazzo, tiyatro bölümünü ise Trevisan çizmiştir. İki tarzı da test etmek adına önemli bir sayıdır.

    Hepburn portresine benzer Ken Parker portreleri de etkileyicidir Üstad'ın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Yaşı kemâle ermiş" deyince daha yaşlı bir Gimenez beklediğimden dolayı farklı bir resmi kastettiğinizi düşünmüştüm, şimdi oldu. :)

      Jeremiah Johnson'ı Ken Parker'dan önce (yaş îcâbı doğal olarak), çevrildiği yıllarda sinemada tanımış ve Sydney Pollack'ın müthiş üslûbu ve Robert Redford'un unutulmaz oyunu ile çok sevmiş ve etkilenmiştim. Hâlâ da aklıma geldikçe seyreder ve filmin benim için nasıl hâlâ aynı cazibeyi koruyabildiğini sorarım kendi kendime her seferinde.

      Ken Parker'ı oldukça geç tanıyıp, pek de sevmiştim ama siz de bilirsiniz, zaman zaman fazla didaktik içerikli olabilmesi nedeniyle beni biraz sıkabiliyor. Tabi daha ziyade artistik yapısının verdiği keyfi, özellikle sözettiğiniz o muhteşem 'Norma'nın Prensi' ve tüm diğer Trevisan çizimli hikâyeleriyle gözden kaçırmak mümkün değil. Ve tabi Ken Parker (ya da Redford) portreleri de çok etkileyicidir.

      Sil