27 Şubat 2013 Çarşamba

Valdo - Bernet & Abuli

1
2















34










5
Enrique Sánchez Abuli & Jordi Bernet










Bu iki adamın yanyana geldiklerinde yarattıklarına bayılıyorum. O kadar da çok ürün verdiler ki, bunu kanıtlayan. Her bakışımda beni güldüren bu küçük örneğin daha yüksek çözünürlüklüsünü isterseniz şu linke başvurabilirsiniz. 

8 yorum:

  1. Bernet - Abuli ikilisi etle tırnak gibi uyumlular. Ne Bernet'in ne de Abuli'nin başka çizer-yazar birlikteliğinde çıkardığı ürünler bu kadar lezzetli gelmiyor bana. Sanki birbirleriyle çalışmaktan aldıkları keyif ortak ürünlerine yansıyıp oradan da okuyucuya ulaşıyor.

    Dark Tales ismi verilen derlemede görmüştüm Valdo'yu. Ama son karedeki "numara" dikkatimi çekmemişti senin çevirinden okuyuncaya kadar. Çocuk dergilerinin son sayfalarında yayınlanan bulmacalar gibi bir unsur daha iliştirip espri içinde espri yapıldığını fark etmek mümkün oldu sayende.

    Teşekkürler Stoktan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dark Tales (Historias Negras)'da çok net görülüyor gerçekten. Bernet-Abuli hikâyelerinin sonrasına konmuş diğer yazarlarla yaptığı işler ve resmen sanki boşluğa düşüyormuşsun gibi oluyor birden.

      Bernet'in Abuli'nin kara mizahıyla beraberliği sanırım Torpedo ile başlar. Ya da o sıralar Torpedo'ya başladılar. Ne kadar verimli olduğu orada da açık zaten.

      Tabi Cicca Dum-Dum ve Clara'larda Trillo ile olan beraberliği de bu arada gözden kaçırmamak lâzım. Kaçırmadığını biliyorum. :)

      Son sayfadaki "numara" hepsinin üstüne tuz-biber ekiyor gerçekten. Ancak bu kadar olur dedirtiyor insana. "Hep beraber küçük zenciyi bulalım!". :)

      Sil
  2. ‘Film noir’ klişelerini hikaye örgüsü içinde iyi harmanlıyor Abuli... Beni asıl diyaloglar arasında patlatılan sıkı ve keyifli espriler etkiliyor. Ha bir de okuru ters köşeye yatıran finaller var tabi. :-) Spaghetti Western veya Clint Eastwood güzellemesi diyebileceğimiz ‘Snake’ bu tür sürprizlerin başarılı örnekleriyle dolu.

    Yazar-çizer arasındaki uyum ve kafa denkliği önemli elbette. Alex Toth ile yaşanan doku uyuşmazlığı sonrası Bernet’in olaya dahil olmasıyla gelinen nokta buna güzel bir örnek olarak gösterilebilir sanırım…

    Teşekkürler Stoktan.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısa, öz ve fakat canlı ifadeler Abuli metinleri. Bernet de çizgileriyle bunu çok iyi şekillendiriyor. Bu küçük hikâyedeki baba Hank'in sözleri ve her karede farklı yüz ifadeleri gibi. Ve tabi o çarpıcı final. :) Snake'e henüz el atamadım, o da aynı rotada görünüyor gerçekten, en kısa zamanda...

      Alex Toth'un ilk 'kendi bacağına kurşun sıkma'sı değil bu vak'a, hatırlarsınız, 'How to Murder Your Wife'daki dublör çizerlik işi ile ilgili Geof Darrow'un sözünü aktarmıştım. O bunu hep yapıyormuş. Bu da bir diğer örnek. Hayat işte, bazen hiç beklenmedik güzellikler böyle küçük uyuşmazlıklardan doğabiliyor. İyi ki de öyle olmuş dedirtiyor adama. :)

      Sil
  3. Alex Toth alışkanlıklarından bahsederken İthaki’nin başlayıp da hep ilk sayılarda bıraktığı yayınları aklıma geldi: Torpedo, Kara Incal, Gon, Ken Parker şu an aklıma gelenler. Niye yayınladı, niye daha ilk sayılardan sonra vazgeçildi belli değil.

    Sırf bu yüzden Terry Moore’un Gerekli Şeyler’den çıkan, sayfa sayısı oldukça kabarık Cennetteki Yabancılar’ı aldım ama yarım bırakırlar korkusuyla okumaya başlamadım. Neyse ki şu anda ikinci sayısını da çıkardılar, ‘3.sayısı yakında’ anonsunu da arka kapakta vermişler, haydi hayırlısı.

    Delcourt Editions’un, Fred Simon’un güzel çizgileriyle ve yine birbirinden güzel kapaklarla toplam üç sayı olarak yayınladığı L’ile Au Tresor’un, Desen yayınlarınca çıkarılan Define Adası var alışveriş listemde. Yalnız burada da bir soru işareti var, Delcourt’un 1.sayı kapağı birebir kullanılmış ama üzerinde 1. sayı yazmyor. Tüm sayılar tek kapak altında mı toplandı veya devamı gelecek mi belli değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, Torpedo'nun ilk Toth imzalı o hikâyesini ÇD'nda kalem oynattığım sıralarda ben de çevirip renklisini paylaşmıştım, herhangi bir tepki alabilirsem devam etmeyi düşünerek... (bkz: 4Ç4Ö1) Kimse umursamayınca orada kalmıştı. Bence İthaki de bu gibi denemeler yaptı ama sonuçta ticari kuruluş, baştan belirlenmiş bir alt limitleri olsa gerek. Onun altında kalınca satışlar, vazgeçtiler diye tahmin ediyorum. Hele çıtayı biraz da yüksek tuttularsa... Artık sadece one shot'lara yöneldiler sanırım, arasıra bir tane basıyorlar. Böylesi daha akıllıca.

      Cennetteki Yabancılar'ın 2. kitabı alalı 2 yıl oluyor neredeyse. Gerekli şeyler 3.yü basmayı 'gereksiz' gördü sanıyorum. 2. kitapta satış grafiği düşmüş olmalı. 1. kitap v1+v2 toplam 16 sayıyı kapsıyordu, 2. kitap 90 sayılık v3'ün ilk 16 sayısı idi. Yani fena halde yaya bırakıldık. Tamamlansa kitaplığımıza yaraşır nitelikli bir seri olacaktı. Aslına bakarsanız pek de beklemiyordum zaten.

      L'île au trésor'ü iyi ki söylediniz, çocuk kitapları kapsamında geçtiği için her zamanki gibi, gözümden kaçmış. Amazon FR'den baktım, Delcourt 46x3vol.sayfa basmış yani Desen'inki 144 sayfa ile tamamı oluyor, Fred Simon'un çizgileri de çok hoş, İdefix fiyatı 11 TL, kaçırmamak lâzım. Umarım baskı kalitesi de Siprular gibi iyidir -mi acaba diye içime bir kuşku düştü, bir kitapçıda görmekte fayda var derim. :)

      Bu arada Amazon siparişlerim, Amazon'un dediği gibi 1,5 ayda değil 2 haftada geldi. Sonuç muhteşem. Toppi-Sharaz-de + Tan- The Arrival + Tilleux- Gil Jordan + Peyo- Smurfs and the Magic Flute (Johan & Pilouit). Böyle bir karışım, 58$ + 20$ kargo, fena sayılmaz. Tabi kitaplar muhteşem. :)

      Hafta başı da Kadıköy'e inmişken Büyülü İlyas'dan da YKY'lerimi aldım, 'Haçlı Seferi + Kafalarına Bir Kurşun'... Artık bu kadarı uzun süre yeterli. :D

      Sil
  4. Cennetteki Yabancılar'ın önce birinci kitabını, kısa bir süre sonra da ikincisini alıp kenara koymuştum. Yeni yayın diye baskı tarihlerine bakmak aklıma gelmemişti doğrusu. Siz yazınca baktım, meğerse benimki geç kalmış bir keşifmiş, işe bak. 1. ve 2. sayılar ortalama birer yıl arayla çıkarılmış, bu açıdan bakarsak 3. sayı için az da olsa umut var… :-)

    Amazon siparişlerinizin kazasız-belasız elinize geçmesine sizin adınıza sevindim.

    Belki haberdarsınızdır bilmiyorum, ama ben yeni keşfettim bu öykü resimleyicisi müthiş İtalyanı. Pinokyo’yu da kendi üslubunda yorumlamış. Zaten klasik ve değerliler ama böylesi özenli ve incelikli işlerin sözkonusu edebiyat eserlerini daha bir yücelttiği de ayrı bir gerçek.

    Bazen gözüm kararıyor, tüm Roberto Innocenti imzalı kitapları sırf çizimleri incelemek için sipariş etmekle etmemek arasında gidip geliyorum. :-)

    http://i47.tinypic.com/nqa93k.jpg
    http://i45.tinypic.com/2yvowty.jpg
    http://i50.tinypic.com/2qnv31j.jpg
    http://i47.tinypic.com/n8kf7.jpg
    http://i49.tinypic.com/2ujm3jt.jpg

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Innocenti'yi tanımıyordum. Gerçekten her biri tablo gibi resimlerinin. Başka örneklere de gözattım, çok etkileyici bir tarzı var. Bana Hollandalı Bruegel'i hatırlattı. Büyük boyutlu illüstrasyonlarını görmek çok hoş olabilir.

      'The Last Resort' diye İngilizce basılmış (L'ultima Spiaggia) nefis bir kitabı daha var. O da çok etkileyici. Biraz araştıralım bakalım. Teşekkürler.

      Sil