4 Mart 2013 Pazartesi

Frank Cappa Brezilya'da 1 - Manfred Sommer


Frank Cappa Brezilya'da
(Frank Cappa en Brasil)
1. hikâye, "Jangada"
1981
Manfred Sommer

"Alman baba ve Andaluzyalı anneden 27 mayıs 1933’de San Sebastian’da doğdu. Daha iki haftalıkken Barselona’ya götürüldü, büyüyüp öğrenim göreceği yere. 21’inde, Fransa’ya göç etti, daha sonra da Belçika’ya. Her iki ülkede de bulunuşu, zaten 14 yaşından beri çalışmaları yayınlanıyor olmasına rağmen mesleki amaçlıydı. Sonunda Belçika’dan yasadışı göçmen olması sebebiyle sınırdışı edildi, 48 saat içinde işinden, evinden, sahip olduğu her şeyden ayrılmak zorunda kaldı. «Güç belâ öğrenebiliriz hayatı -der-, çünkü bütün zamanımızı hayatta kalmayı öğrenmekle harcarız.»

Bu albümde sizlere, Brezilya ve Paraguay’da (coşkulu bir gezgin tarafından) tutulmuş bazı ilgi çekici renkli notları sunuyoruz."

Kitaba önsöz.
[ FRANK CAPPA BREZiLYA'DA ]
(Kitap tamamlandığı için, bölüm bağlantıları kaldırılmıştır)


10 yorum:

  1. Bir an önce okuma heyecanıyla hemen indirmeye çalıştıysam da Deposite nazlanıyor. İçerik, telif filan gibi mazeretler ileri sürüp vermiyor dosyayı. Ben de hevezs kursakta yeni linki bekliyorum. :)

    Şimdiden teşekkürler Stoktan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kusura bakma, hatalı dosya yüklediğimi fark edince, silip değiştirmeye çalıştığım sırada sen de dosyaya erişmeye çalışmışsın, ondan olmalı. Şu anda normal indirilebilir sanıyorum.

      Sil
  2. İndirdim ve hemen okudum. Daha girişteki metin çevirisi zorlu ama bambaşka bir çizgiromanı haber veriyordu. Doğrusu çok hoştu sadelikte güzelliği yakalamış kareler ve şiirsel konuşma balonları. Kısa bir egzotik yolculuk yaşattı okuyucusuna. Hiçbir klişeye oturmayan farklı bir duyarlılık var Frank Cappa'da. Diğer öykülerini de beklemeye başladım şimdiden. Küçük bir Portekizce sözlük oluşması ihtimali de cabası. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malûm, Sommer bilinen bir sanatçı değil pek bizim okur kitlemiz için. Bilinse bilinse, çizdiği bir Tex nedeniyle bilinir. Halbuki eserlerinin yayınlanmadığı İspanyol dergisi yok gibi. Frank Cappa hikâyelerini de benim bildiğim beş kitapta derlemiş. en Brasil'in bu ilk hikâyesi, benim de yalın şiirselliği ile özellikle çok hoşuma giden bir örnek. Yavaş yavaş devamını getirmeye çalışacağım herhalde.

      Sil
  3. Yine uzaklara gittim...Sakin ve dingin bir yaşam...Huzur veren sessizlik...Melankolik bir hayat...Doğa ile iç içe ve doğanın verdiklerinin kabulü...

    Şiir gibi bir anlatımın yanında şiir gibi çizgiler...Mister No ve Cappa o sahilde yan yana yaşasalar ne olurdu acaba...Tabi bir de "SS"... Cachaca'nın yanına bir üçüncü şart...

    Teşekkürler Stoktan...Yine bizi bizden aldın...İnşallah devamınıda en kısa zamanda okuruz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla Bahadır, zom olacakları kesin. :) Sonrası Allah kerim...

      Brezilya'nın egzotik çekiciliğine, kozmopolit renkliliğine kapılmamak mümkün değil. Sert ama şiirsel bir çekicilik. Yazarlar, çizerlerden gayrı biz de o etki alanına kayıtsız kalamıyoruz hakikaten.

      Bir yerlerden cachaça bulmak da farz oldu...

      Sil
  4. stoktan kardeşim bir süredir takip edemiyordum işler sebebi ile bir bakayım dedim ve bir vay be çektim senin bu araştırmacı gazeteciliğine şapka çıkarttım.Valla ne diyeyim bu güzel emek için bilemiyorum bazen tad damakta kalıyor azizim.Sağolasın.
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz dediğin gibi 'araştırmacı gazetecilik' işi gibi gidiyorum gerçekten, ama ne kadar da çok şey var tanınacak, tadına varılacak. Keşke daha çok zamanımız olabilse de daha çok şey paylaşabilsek. Sen de sağolasın Serdar bey.

      Sil
  5. - Savaş trajedilerini Frank Cappa gibi özel bir adamın gözünden anlatma ihtiyacınız nasıl doğdu? sorusunu şöyle yanıtlamış Sommer:

    -Tamamen ihtiyaçtan! Bir kahraman olmadığım ve elimden bir şey gelmediği için kendi kendime sordum: “cesur bir adam olsaydın ne yapardın?” Bu soruma, Cappa’yı yaratarak karşılık verdim…

    Genlerindeki çizim yeteneğini ressam dedesinden, duygusallığını da Endülüslü anneden almış olmalı.:-)

    Tex çizimlerini de çok başarılı bulmuştum ama onlar western karakterliydi, bu sayıda bazı paneller var ki bence en romantik Sommer çizimleri, insanı alıp götürüyor…

    Sakin, altın sarısı upuzun kumsalı, uçuşan deniz kuşlarını, ufuktaki yelkenlileri ilk incelediğimde de aynı duyguya kapılmıştım: Pratt betimlemelerine ne kadar da benziyor; bir kum tepeciğinin arkasından paltosunun yakalarını kaldırmış okyanusu ve martıları seyri biten Maltalı Corto çıkıp geliverecek sanki…

    Teşekkürler Stoktan… Montano gibi iyi bir seçim, devam etmeyi düşünmelisin bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çizerlerin, adlarının birlikte anıldığı kahramanlarıyla kendilerini özdeşleştirmeleri bir vakıa zaten, ama genellikle bu kadar açık gönüllülükle söze dökmezler bunu, hattâ aksi yönde kaçanlara bile rastlamak mümkün :).

      'Ufuktaki yelkenliler'le ilgili söylediklerini bekliyordum doğrusu, bence kesinlikle Pratt'a göz kırpıyor Sommer, Corto'yu okurken hissettiklerime çok yakın duygularla okudum bu hikâyeyi ben de. Yıl itibariyle Pratt Semerkand'ı yeni bitirmiş...

      Üzerinde çalışması haz veren işler bunlar, o yüzden ben de devam etmek istiyorum ama eserin sadece İspanyolcasının elimde bulunması bir handikap, karşılaştırmalı çeviri şansı olmadığı için kafagöz yarmadan götürebilecek miyim bir bakacağım, umarım bir yerlerde takılıp kalmam.

      Sil