10 Nisan 2014 Perşembe

Kaptanın Küfür Defterinden;
Başıbozuk! -2

18- Turnusol Olayı, 28d3
18- Turnusol Olayı, 31a1
18- Turnusol Olayı, 36c1
18- Turnusol Olayı, 42d1
19- Ambardaki Kömür, 16a3
19- Ambardaki Kömür, 49b3
20- Tenten Tibet’te, 25a3
20- Tenten Tibet’te, 11a3
21- Castafiore’nin Mücevherleri, 10b2
22- Sydney’e 714 Sayılı Uçuş, 23a2



































Ne zamandır bakmak istediğim bir konuydu Tenten külliyatında "başıbozuk" (bachi-bouzouk) kelimesinin kullanımı. Taramaya geçmeden önce nette araştırınca, iki Fransız kaynağında kaptanın küfürlerinin derlemesinin birbirlerini tamamlayacak şekilde zaten yapılmış olduğunu gördüm. Yani adamları takdir etmemek mümkün değil... Böylece gerçek ve tam başıbozuk derlemesini oluşturmak ve Tentenlere dalıp yeraldıkları kareleri toparlamak da yine bana kaldı. Toplamda 22 adet sözkonusu... 

Başıbozuk Fransızca "bachi-bouzouk" (tireli veya tiresiz), İngilizcede de "bashibazouk" olarak, bizdeki anlamında kullanılıyor. Yani "düzensiz insan (ya da asker) topluluğu" anlamında. Böylece batılılara bir hafif hakaret içer(ebilen)en kavram da biz kazandırmış oluyoruz. Ve bu 22 adet kullanımla gördüğüm kadarıyla Tenten'de "bachi-bouzouk", "bandits"den (İngilizce ve Fransızca'da 'haydutlar') bile fazla yer alıyor. Sanıyorum rekor onun.

6 yorum:

  1. azizim aşağıdaki linke bir bak istersen felaket bir arşiv var vaktin varsa hatta indir derim ben.
    http://avaxhome.cc/comics/Le_Journa_Tintin_15_ann_comp_1946_1978.html
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tintin Journal'lerin epeycesi elimde var ama böyle derlitoplu arşiv görmemiştim doğrusu. Hemen faaliyete geçiyorum :), Teşekkür ederim Serdar bey.

      Sil
  2. Arada arkaplan falan deyip iki lafın belini kırmaya çalışıyoruz ya, bunları okuyan bazıları; yahu madem seviyorsunuz bu mereti, fırsat bu fırsat okuyun, ne çizgiromanın kılı-tüyüyle uğraşıyorsunuz diye düşünüyor da olabilir, hiç de şaşırmam. :)

    Ama insan sevdiği şeyi ‘merak’ eder… Gerçekten helal olsun adamlara, her yönüyle inceliyor kategorize ediyor ve hak ettiği değeri veriyorlar çizgili sanata, yani seviyorlar. Buna benzer bir araştırmayı Tenten maceralarında kullanılan tüm otomobil ve araçlar üzerinden yapmışlardı, gıpta edilmeyecek gibi değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok yaşayın emi! Resimleri pdf'lerden toplarken aynen benim de aklıma "yahu başka işin yok mu senin, kaptan kaç kere başıbozuk demiş, kimin derdi" diye düşünenler olacağı gelmiş de kendi kendime gülmüştüm. Ama işin özeti söylediğiniz gibi, "insan sevdiği şeyi merak eder"...

      Tenten arabalarını biliyorum. Gerçekten çok keyifli bir incelemedir o. Aslında frankofon arabaları olarak olayı geliştirmek lâzım, zira Tenten, Sipru, Valhardi, Gil Jourdan vs. gibi humor serilerde araba çizimlerine hep özel özen gösterildiği bir gerçek.

      Bir diğer detaycı web, Fransızların millî kahramanı Asterix'in çokdilli resmi sitesi. "A'dan Z'ye Asterix" başlığı altında seride ismiyle yer almış her karakter tasnif edilmiş ve geniş ölçüde de roleri ile ilgili bilgilendirme yapılmış. Üstelik, Fransız baskıdaki orijinal adlara karşılık gelen İngiliz baskı adlandırmaları da yer alıyor. Ben o siteden epey istifade etmiştim.

      Herhalde asıl mesele galiba "kültür toplumu" olmakla ya da olmamakla ilgili gibi geliyor bana...

      Sil
  3. En iyi kitap, film, tablo, beste gibi onlu, ellili, yüzlü listelere pek itibar etmem ama bu listelerden birine giren Edgar P. Jacobs’un ‘Blake ve Mortimer’ inin sizinkine benzer incelemesine rastlamıştım bir aralar. Serinin yayınlandığı dönemde kullanılan sokak, cadde, kır evi, bina, tren garı, kırsal tren istasyonu gibi arka plan çizimleri hiç üşenmemiş tek tek tesbit etmiş ve şimdiki halleriyle fotoğraflayıp çizgiromandaki panellerle karşılaştırmışlardı…

    Aradan geçen onca yıla rağmen, karşılaştırılan sokak, cadde ve yapıların neredeyse hiç değişmeden kalmış olmaları ayrı bir kültürel vakıaydı. Çok hoş ve düşündürücüydü kendi adıma.

    Tabi böyle durumlarda insan ister istemez kendi yaşadığı şehri, yaşam alanı ve çevresini aklına getirmeden edemiyor. Şehir dokusunun günden güne eriyerek kişiliksiz yapı stoğu altında boğulması… ha bire değişen sokak, cadde, yapı adları… bazı tarihi yapıların resterasyon adı altında adeta katledilmesi… öf ki öf…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Jacobs, Blake & Mortimer'ın kentsel çizimlerinde uydurma olmayacak kadar detaycıdır gerçekten. Sözünü ettiğiniz çalışma pek nefis bir iş olsa gerek. Görme şansım olmadı maalesef.

      Bizim gibi geç kalmış toplumlarda, bir de hele tam sıçrama yapacakken geçmişle bağlarını da kopartarak hamle yapanında, doksan sene sonra bir bakıyoruz ki ortada tam bir karmaşa kalmış kent namına elimizde. O restorasyon fecaatına bile razı oluyoruz ister istemez çünkü bıraksan yıkılıp gidecek kendikendine. Nerede kaldı ki devrin çizgiroman sayfalarında bugünü bulup kıyaslayabilmek.

      Kültürel kökler ne kadar derinse o kadar güçlü olur. Biz cumhuriyeti tesis ederken maalesef baltayı zeminin hemen altından vurduk. Bu nedenledir ki, geçmişine karşı bu vurdumduymazlık almış başını gidiyor... Bir süredir bir hareketlenme var gibi ama o da işte sözünü ettiğimiz gibi bir sonradan görmelik halinde olmak zorunda kalıyor çaresiz. Aynı nedenle dilimize yaptığımız da faklı değil. Demin bir kanalda haber dinliyorum; "aileler maddi durumları olmadığı için" diyor haber spikeri. Fesüphanallah deyip kanalı çeviriyorum, yine bir haber kanalı ve Yavuz Turgul'la röportaj yapan hanım kızımız "emeklerinize sağlık" diyor ustaya.

      Bi' öf ki öf de benden kısacası. :)

      Sil