16 Mayıs 2015 Cumartesi

Jackie Gleason'dan Varyemez amcaya

Bir süre önce Cracked Magazinleri karıştırırken oldukça aşina gelen bir küçük hikâye, aslında fıkra ile karşılaşmıştım. Jackie Gleason'un TV şovunda anlatılması üzerine dikkatlerini çekmiş, akabinde John Severin tarafından da dergide yayınlanan bu dört sayfalık çizgihikâyesi kaleme alınmış. Okuyunca çocukluğumdan küçük bir rüzgâr gibi savruldu anılar. Bu sağlam fıkrayı gayet iyi hatırladım birdenbire.

Çizerin imzası da başka bir boyuttan tanıdıktı ayrıca. Severin, 1952'de Mad Magazin'in kuruluşunda yer almış kuvvetli kalemlerden biridir. Arada EC Comics'de çalıştıktan sonra, Mad konseptini sürdüren (taklideden demeyeyim de ayıbolmasın) Cracked'e taşınmış ve bu derginin temel direği haline gelivermiş, üstelik de 45 yıllık bir sürece imza atmış Cracked'de.

Hikâyenin başlığının altında "Severin + Le Poer" olarak geçen imzalardan "Le Poer" 2012'de kaybettiğimiz John Severin'in kullandığı çeşitli mahlâslardan biridir. Yani "ben ve kendim oturup çizdik" diyor herhalde.





Bir de nette ingilizce çeşitlemelerine kolayca erişebileceğiniz söz konusu şu fıkraya bir göz atalım;

"Eski vahşi batıda bir bar sahibi yeni bir barmen tutar, ürkek, sıkılgan bir adam.

İşyeri sahibi salonun yönetimi ile ilgili yeni personeline talimat verirken onu uyarır; "Eğer 'Koca John kasabaya geliyor' dendiğini duyarsan her şeyi bırak ve arkana bakmadan tepelere kaç! O yaşayan en büyük, en çirkin, en kötü haydutdur." der çekingen adama.

Birkaç hafta sakin, olaysız geçer. Fakat bir öğleden sonra buralı bir sığırtmaç kasabaya koşa koşa ve "Koca John kasabaya geliyor! Canını seven kaçsın!" diye bağırarak gelir.

Tam barmen salondan çıkmaya kalkıştığında, telaşla kasabadan kaçmaya çabalayan birkaç kasabalıya çarpar. Yerden kalkmaya çalışırken, çok iri bir adamın salona doğru yaklaştığını görür. En az iki metre boyunda, kaslı, ve yürürken homurdanıp, hırlayan bir adam. Kapıyı tekmeleyerek girer ve zavallı barmene isteklerini buyurur, "Bir bira istiyorum, HEMEN!". Ağır yumruğunu bara vurur, tezgâh yarılır.

Barmen heyecan içinde, titreyen elleriyle adama bir bira verir. Adam şişeyi alır, kapağını dişleriyle açar ve bir yudumda hepsini içer. Ürkek barmen tezgâhın arkasında saklanmaya çabalarken, koca adam gitmek üzere kalkar. "Bir bira daha ister misiniz?" diye seslenir barmen arkasından.

"Lânet olsun, vaktim yok!" diye bağırır koca adam. "Kasabadan ayrılmam lâzım! Duymadın mı, Koca John geliyor!?""... Severin'in anlatımından pek farklı değil.

Gelelim fıkranın ünlü Walt Disney sanatçısı Don Rosa'nın yazıp çizdiği "The Life and Times of Scrooge McDuck" serisinde yeniden karşıma çıkmasına. Varyemez amcanın hayat hikâyesini anlatan 12 kitaplık bu nefis eser Türkçede yer aldı mı bilmiyorum, almadıysa "vah vah"lara bir ilâve daha diyelim ve fıkranın Varyemez'in Yukon serüveninin ilk dört sayfasına nasıl ustaca monte edildiğini görelim bir de...





2 yorum:

  1. Galiba bazı durumlarda taklidi gerçeğini aşabiliyor. Öyle olunca da taklit yeni taklitler için asıl malzemeye dönüşüyor. Çizgiromanlar da bu durumun sayısız örnekleriyle dolu, belki de doğası gereği... "Fıtrat" mı desek, acaba... :)

    Öte yandan, metninde geçen bir başka unsura daha rastlayıp, tadım iyice yerine geldi.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi olan daima bir şekilde başkalarınca değerlendiriliyor tabi. Üstelik kullanan sanatçı kendinden de katıp yeni bir zenginlik yaratırsa tadından da yenmiyor o zaman. Aynen, bu işin doğasında var böylesi alışverişler. Olaya farklı bir bakış da katabiliyor üstelik.

      Bu arada, metindeki bir başka unsuru aramaktan bi'hal oldum, neyi kastettiğini bulamadım. Bazan böyle farkında olmadan bi'işler yapıyorum zannımca. :D

      Sil