Simgisel anlatım olarak bakalım: Tam ortasından dikine geçen çizgi (altın oranın üst iki katmanı boyunca uzanarak) resmi iki parçaya bölüyor ve elbette her iki parçaya düşen objelerin de bölünmüşlüğünü vurguluyor anlam olarak.
Kadın her ne kadar kapıdan giriyor gibi görünse de sanki giden taraf, önündeki boş kanepe bu terkedişin simgesi. Adam ise terk edilen, büyük şehrin yalnızlığına.
Ters şekilde de okunabilir elbette. Kadın gelen ve adamı yalnızlığından kurtarandır belki. İlerleyen karelere bakmalı, ortadaki çizgi kapı kapandığında hala ortada mı duracak? :)
Resim mükemmele yakın, tek sorunu adamın yüzüne düşen ışık... Belki de kadının gelişiyle yüzün aydınlanmasını simgeliyordur, kim bilir.. :)
Film Ayn Rand'ın çok tartışılan ve edebiyatta liberalizmin mihenk taşlarından kabul edilen romanından bir King Vidor uyarlaması olarak öne çıkar malûm.
Gary Cooper, Rand'ın Frank Lloyd Wright'dan esinlenerek yarattığı söylenen mimar karakterini çizerken, Vidor da başarılı kamerası ile filme mimarî bir bakış da kazandırır.
Bir başyapıt olarak görmesem bile, önemsediğim, tezi olan bir filmdir. Kitabı bizde yanılmıyorsam 'Hayatın Kaynağı' adıyla yayınlanmıştı...
Yani hepsi bir tarafa da, senin de yorumladığın gibi, ne geometri ama! :)
Simgisel anlatım olarak bakalım: Tam ortasından dikine geçen çizgi (altın oranın üst iki katmanı boyunca uzanarak) resmi iki parçaya bölüyor ve elbette her iki parçaya düşen objelerin de bölünmüşlüğünü vurguluyor anlam olarak.
YanıtlaSilKadın her ne kadar kapıdan giriyor gibi görünse de sanki giden taraf, önündeki boş kanepe bu terkedişin simgesi. Adam ise terk edilen, büyük şehrin yalnızlığına.
Ters şekilde de okunabilir elbette. Kadın gelen ve adamı yalnızlığından kurtarandır belki. İlerleyen karelere bakmalı, ortadaki çizgi kapı kapandığında hala ortada mı duracak? :)
Resim mükemmele yakın, tek sorunu adamın yüzüne düşen ışık... Belki de kadının gelişiyle yüzün aydınlanmasını simgeliyordur, kim bilir.. :)
Film Ayn Rand'ın çok tartışılan ve edebiyatta liberalizmin mihenk taşlarından kabul edilen romanından bir King Vidor uyarlaması olarak öne çıkar malûm.
SilGary Cooper, Rand'ın Frank Lloyd Wright'dan esinlenerek yarattığı söylenen mimar karakterini çizerken, Vidor da başarılı kamerası ile filme mimarî bir bakış da kazandırır.
Bir başyapıt olarak görmesem bile, önemsediğim, tezi olan bir filmdir. Kitabı bizde yanılmıyorsam 'Hayatın Kaynağı' adıyla yayınlanmıştı...
Yani hepsi bir tarafa da, senin de yorumladığın gibi, ne geometri ama! :)