17 Eylül 2012 Pazartesi

Manuel Montano 2 - Miguelanxo Prado



Manuel Montano
El caso del Gran Chung-On
"Büyük Chung-On Vak'ası"
Miguelanxo Prado & Fernando Luna

İkinci hikâye ile Montano'ya devam ediyoruz...

(Linkler tam kitap dosyası olarak değiştirilmiştir)



10 yorum:

  1. Merakla bekliyordum devamını. Teşekkürler Stoktan.

    Bu arada "bunlar da ilginizi çekebilir" menüsü gerçekten işlevsel...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eklentiyi kullanmayı ne zamandır düşünüyordum, sen uygulayınca ben de gaza geldim. :) İyi oldu gerçekten.

      Sil
  2. teşekkürler sevgili stoktan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birinci hikâye beklediğimden fazla ilgi görünce, devamı farz oldu. Ben de çevirirken çok keyifleniyorum, bir terslik olmaz ise devam edeceğim sevgili arkadaşım. Umarım fazla kafa göz yarmamışımdır şimdiye kadar. :)

      Sil
    2. doğrusu incelik gerektiren bir metnin üzerinden gelmişsin özenle. japonların konuşmalarındaki kaymalar, sağırlık-ağırlık gibi sözcük benzeşimlerinin çözülmesi kolay işler olmasa gerek. tebrik ederim, keyifle okudum..

      Sil
    3. Sağol dostum, bunları duymak cesaretlendirici oluyor.

      Sil
  3. Raymondvari çizgiler hep keyif vermiştir bana. Hatta Leonard Starr, Stan Drake soap-operaları bile… :)
    Örneğin, Raymond tarzının Fransız temsilcisi Paul Gillon ustanın, neredeyse rahatsız eder tarzdaki kusursuz detay zenginliği yüklü kareleri… Ama bu tür çizimlerin de bir sınırı var, yani mükemmellik de bir yere kadar. Daha fazla kasıp zorlamak fotoroman algısı yaratır ki bu ne okuyucuyu ne de çizeri mutlu eder…

    Uzun zamandır Prado, Pascal Rabate, Davodeau, Domingo Mandrafina çizimlerini inceliyorum. Öyle sardı ki sormayın gitsin.

    Humphrey Bogart görünümlü hafiyemizin ikinci bölümü de gelmiş… Yine bir solukta okudum ve bir yandan da; kendi sorunlarını çözmekten aciz Montano müşterilerinin sorunlarını nasıl çözecek diye zıpır bir soruyu sormadan edemedim… :))

    Emekleriniz için teşekkürler Stoktan...
    (Gabby)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Raymondvarî deyince çok bilinen bir örnek, Al Williamson'dan sözetmeden olmaz tabi, ne de olsa Flash Gordon, Rip Kirby, Secret Agent X-9'un Raymond sonrası dönemlerinde çok önemli izler bırakmış bir realistik çizer olarak. Ajan ile dedektifin hikâyelerinde, Raymond'un son dönem çizgileri ile, Williamson'unkileri ayırdetmekte zorlanırım ben. Verdiğiniz önemli örneklere, ben de Britanya'dan iki isim ekleyeyim şu anda aklıma gelen, Jim Holdaway ve John Burns... aynı tarzın takipçileri olmakla birlikte, özgün çizgileri ile ayrılırlar Amerikalılardan. Her ne kadar bu grup hikâyeler pulp (bu da sanki küfür gibi oluyor ama :) ) gibi görülseler de artistik zenginliği inkâr edilemez müthiş keyifli çizgi işleridir hepsi bence.

      Tabi Prado ile birlikte söz ettiğiniz tarzda, ki onlara ilk bakışta ekleyebileceğim, Nicolas de Crécy, Tony Sandoval, Francis Schuiten gibi sanatçılar, izleyicisini daha entellektüel boyutta sarıp sarmalıyorlar. Çizgileri karton kıvamlı ama öyküleri, hayattan ve bireyin iç dünyasından damıtılmışcasına bazen gerçeküstü ama hep gerçek. Prado ile 'Okyanusta Beyaz Bir Nokta', Davodeau ile 'Bir Yalancıyla Birkaç Gün' karşılaşmalarımın sarsıcılığını ve mutluluğunu unutmam mümkün değil.

      Bogie bozuntusu arkadaşa gelince, Necdet Şen onun için şu tanımı yapıyordu; "Manuel Montano, ezberlenmiş çizgi roman klişelerinin bilmemkaçıncı tekrarı değil, sıkı sıkıya düşünülüp tasarlanmış, belli ki gerçek yaşamdan epeyce lezzet kotarmış bir çizgiroman kahramanıdır."
      O yüzden bu kadar sıcak ve yakın, değil mi?..

      Sil
  4. Rahmetli büyükannem umulmadık bir gelişme olduğunda ‘hangi dağda kurt öldü?!’ derdi... Her nasıl olmuşsa Prado örneğinde olduğu gibi Davodeau’yu da yayınlamak birilerinin aklına gelmiş, ne de iyi olmuş. Tadımlık olarak kalsa da hiç yoktan iyidir…

    Hollywood filmlerinden iyice sıtkımın sıyrıldığı anlardan birinde, şans eseri ‘Song Of Sparrows’ adlı bir Mecid Mecidi filmine denk gelmiştim. Paranın gücüne dayalı o şaşaalı gösterişi yoktu bu tematik filmin, ama daha hayata dair, daha sarıp sarmalayan bir yanı vardı. ‘Bir Yabancıyla Birkaç Gün’ ü okurken benzer keyfi aldığımı, camcı ve çırağına oynanan oyunda kahkahayı patlattığımı hatırlıyorum… :)

    Üstadın Türkçe basılmış ikinci bir albümünü kitaplığımıza koyma şansımız çok zor görünüyor. Ama bakarsınız bir yerlerden ‘Chute de Velo’ veya ‘Lulu’ sunun balonlaması çıkar da doyasıya okuruz. Olur mu olur, ne de güzel olur…
    (Gabby)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla bence de güzel olur. :) Doğrusu düşünmedim değil ama genelde içinde boğulmayacağım işlere girişiyorum kendi adıma. Ama belli mi olur, uygun taramalar çıkarsa ileride neden olmasın. Bence de 'Lulu' ve bir de 'Les Amis de Saltiel' var 3 kitap halinde -hiç değilse ilk kitap- ama mevcut taramaları çok kötü. Hayırlısı...

      (Camcı ve çırağı vak'ası hakikaten sıkıydı, çok gülmüştüm. :) )

      Sil