18 Kasım 2014 Salı

Fakirin rüyası, zengin uykusu
Hernu & Bucquoy (Version française, 13+)

Hikâyenin geçen gün (bir alt başlıkta) paylaştığım İspanyolcası, 1986 tarihli Totem el Comix'de tefrika edilen "Jean-Pierre Leureux" hikâyelerinden bir diğer örnekti (Daha önce yayınladığım ilk örnek ise; "Akşam Saat 5'de" ). Fransızcası ise 1987 tarihli "Jean-Pierre Leureux, Bréves Rencontres (Kısa Yakınlaşmalar)" adlı bu hikâyelerin derlendiği Glénat baskısı kitaptan alıntı.

'Fransız versiyonu' dememin sebebi, metinde pek fazla fark olmamakla birlikte, çizimlerin hemem hemen bütünüyle yeniden yapılmış olması ve İspanyolcasının 46, Fransızcasının ise 53 kareden müteşekkil, final esprisinin de yeniden ve daha esaslı (!) bir şekilde kurgulanmış olmasındandır. Bir okumakta, hattâ karşılaştırmalı okumakta fayda var... Valla poşete girecez  :)

1
2
3
4
5
6

4 yorum:

  1. İlk versiyon Pierre'in rulet masasında tetiği beşinci çekişinden sonra bu dünyayla ilişkisini kesip kalıbı dinlendirdiği algısı yaratmıştı bende. :) Fransız versiyonu ise finale farklı bir nokta koyuyor. İkisini de sevdim, ama ikincisi daha hoşuma gitti.

    Teşekkürler Stoktan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten farklı çağrışımlar yaptırıyor insana hikâye. Ama Fransız versiyonundaki final tam da zengin uykusundan fakir rüyasına geçişle sağlam bir espri sağlıyor bize. Onu yakaladığımda ben de pek keyif aldım doğrusu. Hernu & Bucquoy ikilisinin anarşist mizahı şüphe götürmez mahiyette çarpıcı. (yine de Tenten parodileri hariç tabi ama onlarda Hernu'nun günahı yok. :) ).

      Sil
  2. Gaby'nin dediği gibi İspanyol versiyonunda kuyruğu titretip huzura ermişlik gibi bir algı olmasına rağmen Fransız versiyonu daha ayakları yere basan ve öyküyü adına yakışır şekilde sonlandıran bir final olmuş... Taramada güzel olunca bir nebze daha iyi olmuş sanki...

    Ayrıca poşet konusunu dert etme biz hallederiz...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de öyle, Fransız versiyonu adını hakkeder bir bütünlük içeriyor. Ayrıca adadaki (romantik) son karenin anlatım kutusuna en son karede yapılan gayet sert gönderme de bunu sağlayan sağlam bir espri, hikâyeyi uçuruyor deyim yerindeyse...

      Poşete gelince, işin şakası tabi ama aslında blogger'ın "İçerik Uyarısı"nı aktive edecek durumdayım gibi görünüyor. Google kendisi içerik denetimi yapmıyor ama sözleşmeyle sorumluluğu blog sahibine yüklüyor. Gerçi 'içerik uyarısı' da ne işe yarıyor diyeceksin ama işte o da bir yasak savma yöntemi. :)

      Sil