8 Mart 2015 Pazar

Kâbus - Henry Fuseli (3. bölüm)

İspanyol çizgiroman sanatçısı ve illüstratör Santiago Sequeiros'un bu hiciv çalışması İspanyol adaletini "kâbus" olarak nitelendiriyor. Adalet ve düzen tanrıçası Themis (Uranus ve Gaia'nın kızı) ilâhî adaletin sembolü, uzanmış uyuyor, yerde terazi ve kılıç durmakta. İblis pozisyonunda da bir yargıç Themis'in üzerine tünemiş ve bize işaret parmağıyla sus işareti yapmakta. Fuseli'nin eseriyle nefis bir bağdaştırma.


Bir İspanyol fotograf sitesinde bulduğum bu etkileyici resimin kaynağına ait bir veri yok. Siteye yüklemeyi yapan kişi şöyle bir metin de ilave etmiş; 

"INKUBUS... Fuseli'nin Kâbus'u
Geceyarısı uyanıyorsun ve kımıldamaya veya gözlerini açmaya çabalıyorsun ama korkuyla farkediyorsun ki bir tek kasını bile hareket ettirmen mümkün değil. Seslenmek, eşini ya da ebeveynini uyandırmak istiyorsun ama ses tellerin ve dudakların cevap vermeyi reddediyor. Yardım istemek için bağırmaya çalışıyorsun ama sesin gırtlağında boğuluyor. Eğer nihayet gözkapaklarını açmayı başarabilsen korkun hayâl edebileceğinin sınırlarına kadar varacak muhtemelen, çünkü yatağının ayakucunda veya yastığının yanıbaşında, yabancı bir şekil hissedeceksin, inanılmaz korkunç bir yaratık seni gözlüyor ve üzerinde mutlak bir denetim kurmaya çalışıyor olacak..."
(İyi değil mi?)

Fantastik kadın resimleriyle tanıdığım Fransız kavramsal sanatçı, illüstrasyonist Bruno Wagner'den bir Kâbus uyarlaması.


Bir homaj da İngiliz ressam Steve Lawson'dan, tuval üzerine yağlıboya. £500,00'a sahip olabilirsiniz.





The Fall adlı TV filmiyle konuya girmiştik, çıkışımızı da bir sinema filmiyle yapalım; İngiliz yönetmen Ken Russell'dan 1986 tarihli Gothic, tam da hedefine doğrudan varan bir yapımdı. Afişlerinde de görüldüğü üzere, Kâbus aslında başrolde. Zamanında bekleneni veremeyen film yine de Russell için bir üslûp çalışması niteliğindeydi. 

"Bir korku klasiği olan Mary Shelley'in 'Frankenstein'ının doğduğu gecenin hikâyesi. Çılgın Lord Byron'un taşra malikânesinde bozucu ilaçların etkisinde oyunların oynandığı, hayalet hikâyelerinin anlatıldığı yağmurlu bir gece. Kişisel korkular ortaya çıkar ve akşamın deliliği cinsel fantezilerden en şiddetli kâbuslara doğru koşturur. Byron onları ruhlarının karanlık patikalarında derinlere doğru yönlendirirken, Mary kendini sevgilisi Shelley ve kuzeni Claire'in hasta dünyalarının içine çekilirken bulur."   -Susan Southall
Yanlış hatırlamıyorsam, Kadıköy Reks'de seyretmiştim ve beklentimi yüksek tuttuğum için olacak, neredeyse hayâl kırıklığı ile çıkmıştım sinemadan. Bugün tekrar izlesem daha farklı değerlendirebileceğimi düşünüyorum. Artık bu çalışmanın peşine farz oldu diyeceğim ama filmin düzgün bir kopyasını bulabilmek ayrı bir sorun halinde. Şimdilik filmden oluşturulan ve Kâbus ile ilgili sahneleri de içeren yukarıdaki kliple yetineceğiz gibi.

Detroit Sanatlar Enstitüsü Müzesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder