23 Şubat 2016 Salı

Dön Yatağına George! - Bernet

"Vuelve a la cama, George", Cimoc #13 (1982)
Yeterince içimiz karardı sanırım. Biraz da mizah ekleyelim, kara-mizah olsun...

Manuel Auad'ın "Bernet" adlı derlemesinin sunumunda Will Eisner, Jordi Bernet'in işleri hakkındaki izlenimlerini şöyle ifade ediyor:
"Karşımızda saf hikaye anlatma sanatı üreten bir adam var. Bu aslında başlı başına bir anlatım aracı olan çizerlik için çok benzersiz nitelikte minimalizm kullanan bir sanattır. Benim sıralı anlatım sanatı felsefeme de uyuyor bu. Onun sanatının gelişimini büyük bir ilgiyle takip ettim..."

4 yorum:

  1. Senin bloğunu takip etmek görev haline geldi sevgili Stoktan. Sabah bilgisayarımı açtığımda ilk baktığım burası oluyor ve hiç yanıltmıyor. Bernet gibi bir ustanın Türkçe olarak eserlerini okuyabilmek ne güzel ve en güzeli de Will Eisner'in son sözü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Mehmet bey, aslında paylaşılabilecek çok şey var ama hem kalite endişesi, hem de okuma zamanlarının kâfî gelmemesi yüzünden ancak bu kadar oluyor. :)

      Sil
  2. Siyah beyaz sayfaların bu tarz bir hikayede anlatımı zora sokacağını düşünmüşümdür hep, fakat çizimler çok başarılı olmuş anlatım açısından,sanırım bunun altında çok başarılı bir kareleme yapılmış olması da yatıyor olabilir,haftada bir hikaye az geliyor bize ey stoktan, hikayeyi görür görmez okumadım hemen bitmesin diye ama bir iki gün zor dayandım hemen de bitti

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde Torpedo ve özellikle de erotik mizahî hikâyeleriyle tanındı Bernet ama bu tür katastrofik temalarda da çok başarılı işleri var üstadın. Yani bu tarzı çizgiyle değerlendirmeyi iyi biliyor denebilir. "Dön Yatağına George" güzel ve pek bilinmeyen örneklerden olduğu için tercih ettim ben de. Söylediğiniz gibi, hikâyenin içindeki hüznü ve dehşet duygusunu güçlü kalemiyle çok güzel hissettiriyor usta sanatçı.

      'Haftada bir' meselesine gelince Ahmet Faruk Bey, yukarıda Mehmet Bey'e de söylediğim gibi, işi aceleye getirmemeye ve bu arada da inceleme, okuma zamanlarından fazla taviz vermemeye çalışmak, her ne kadar emekli rahatlığına sahip olsam da günün sonunda 24 saatin çok da yetmediğini hissettiriyor insana. :)

      Sil