29 Mart 2015 Pazar

Pro - Ennis, Conner (13+)



Pro (The Pro)
2002
yazan: Garth Ennis,
çizen: Amanda Conner,
çinileme: Jimmy Palmiotti,
renklendirme: Paul Mounts,
çeviri ve balonlama: SToktan

Pro, anaakım süperkahraman çizgiromanlarının satirik parodisi. Ennis'in kaleminden ve Joe Kubert okulundan, Power Girl, Harley Quinn, Vampirella gibi işleriyle tanınan Amanda Conner'ın sevdiğim çizgileriyle, defalarca okumaktan keyif aldığım grafikroman, aynı zamanda 2003 Will Eisner Çizgiroman Endüstri Ödüllerinde "en iyi mizâhî eser" dalında aday da olmuştu. O sene Mike Mignola'nın "The Amazing Screw-On Head"e ödülü vermişler. Mignola kusura bakmasın ama, haltetmişler... Bazen bu ödül işlerini anlamakta zorlanıyorum

Garth Ennis
Yanlış bilmiyorsam A.B.D.'de şimdiye kadar altı baskı yapan kitap, ikinci baskısı ile birlikte sona ilâve edilen "Pro ile Ho Karşılaşıyor" (The Pro vs. The Ho) adlı kısa hikâyeyle daha da eğlenceli hâle gelmiş.

Baş kahramanımız çoğunlukla sokakta "elişi" yapan bir fahişe ve bebeğini emziren, yalnız bir anne. Bu nedenle oldukça ağır bir sokak ağzı kullanıyor yani metin yoğun argo içeriyor. Pro ismini değiştirmeye gerek görmedim, anlaşılacağını düşünerek. İngilizcede fahişe anlamına geliyor, muhtemelen "profesyonel"den ziyade "prostitute"dan kısaltma olarak.

Süperkahraman işlerine âşinâ olmayanlar için hikâyedeki diğer karakterler şöyle;
Palmiotti & Conner çifti
- Gözlemci; Marvel evreninden Uatu the Watcher parodisi,
- Saint; Süperman parodisi,
- Knight; Batman parodisi,
- Squire; Robin parodisi,
- Lady; Wonder Woman parodisi,
- Lime; Green Lantern parodisi,
- Speedo; Flash parodisi.

Sanatçılar kitabın devamını getirmeyi düşünmüyorlar, bence de suyunu çıkartmayarak iyi yapıyorlar ama Conner ve Palmiotti 2009'da bir canlı-aksiyon uyarlaması teklifi getirmişler yapımcılara ve başrol için de stand-up sanatçısı ve aktrist Sarah Silverman veya Ellen Muth'u istemişler. Üzerinden çok zaman geçti ama keşke gerçekleşseydi diyorum, pek hoş olurdu herhalde.

8 yorum:

  1. Hayatta kalma mücadelesi veren bir hanımefendi , süper güçlere kavuşursa nasıl bir değişim gösterir ? Ya değişmez aynı kalırsa olaylar nasıl gelişir ?

    Çiş eylemini ve arabadaki adamdan intikam sahnesini çok beğendim :) Bu keyifli paylaşımın için çok teşekkürler Süheyl Ağabey.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, "Ya değişmez, aynı kalırsa olaylar nasıl gelişir?" bence de tam ifadesi bu olurdu Hones. Bu da mizahının gerçekçi bir bakışa sahip olduğunu gösteriyor zaten.

      Sözünü ettiğin o iki sahne hikâyenin doruğa erdiği noktalar. İlk okokuduğumda beni çok şaşırtmıştı gerçekten, 'Oha!' dediğim anlardı onlar. Her seferinde gülümsemeden geçemiyorum o sayfaları. İntikam sahnesini de adamın karşı binanın pervazında kalan çenesine bağlamak lâzım tabi, hanımın öfke patlamasının varacağı noktayı kestirmek önceden pek zordu doğrusu. :)

      Sil
  2. Bir göz atayım dedim, hikaye hemen sardı, bi' baktım ki bitivermiş. Gerçi mutlu sonu tercih ederdim, ama mesajın yerini bulması için bu tür bir final gerekliydi herhalde.

    Ciddi anlamda Süper Kahraman tarzı Amerikan çizgiromanlarına eleşti var. Gerçeklikten kopuk oldukları kadar okuyucusunu kopartan bir etkiye sahip olduklarının altı çizilmiş, ki bu fikri beğendim. Zira o türe uzak duruşumun temelinde de hemen hemen bunun benzeri bir görüş yatıyor. Belki de yansıtıyorumdur, ama finalin mutsuz olmasının nedenini de endüstrinin yine bildiğini okumaya devam edeceğine dair umutsuzluk mesajı olarak okumayı yeğledim.. :)

    Eline sağlık Süheyl..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çevirmek için seçmemin esas nedeni de buydu zaten yukarıda gayet güzel açıkladığın gibi Hakan. O dev endüstrinin içinden yazar ve çizerlerin bu yaklaşımı sergilemiş olmaları eseri daha da değerli kılıyor üstelik.

      Bu konu açıldığında aklıma bir zamanlar bir yerde Gotham City üzerine yapmış olduğum kısa bir değerlendirmeden bir paragrafta sorduğum soru geliyor aklıma;

      "...tarifi doğru kabul edersek, Gotham City ile ilgili umutvar bir şey söylemek zorlaşıyor. Bu faşizan atmosferi, psikolojik bagajı yüklü kostümlü bir aristokrat burjuvanın vicdanına kalmış kahramanlık girişimleri ile dağıtmak olası mıdır acaba?"

      Kaldı ki Batman süper güçleri olmayan bir kahraman iken bu uzaklaşmanın o büyük okuyucu kitlesinin, özelde çocuk ve gençlerin gerçeklik algısı üzerinde nasıl bir sapmaya yol açacağı üzerine bir düşünmek lâzım gerçekten. Ama yine de evet, endüstri bildiğini yapmaya devam edecek. Neyseki hiç olmazsa mizaha iyi malzeme veriyorlar diyelim biz de. Bu da bir şeydir. :)

      Sil
  3. ÇR’lara ilgim aile içinde bilindiğinden yeğenlerden biri bana hediye almış. Büyük ihtimal bir kitap marketten çizgiromanlar nerede diye sordu, sonra da içlerinden birini gözüne kestirdi. Kapağı çevirir çevirmez ilk sayfada bir uyarı: “yanlış sayfadan başladın!” ve altında da Japon Mangalarının nasıl okunması gerektiğine dair resimli bir anlatım reçetesi. Paneller bile sağdan sola bir sıra takip ediyor, Londra trafiği gibi herşey ters yönde işliyor. :) Senin sunum yazısında bu ekolün acemileri için ön bilgi olarak sıraladığın karakter listesini görünce aklıma geldi. :)

    Fumettilerden fırsat bulduğumuzda veya elimize geçtiğinde Süperman’i ve çocukluk yıllarını anlatan Süperboy’u iştahla okurduk. Yani nasıl okumazsın ki, modül içinde bir bebek çiftlik evin düşüyor… bebek de ne bebek, dev gibi güçlü, ama kripton taşına maruz kaldı mı da bebekten daha güçsüz, ayakta duramaz hale geliyor… Sonrası malum bu süper hero işinin b…nu mu desem, suyunu mu desem iyice cılkı çıkınca da galiba okumayı bıraktıydım.

    Pro için teşekkürler Stoktan, okuması gerçekten keyifliydi. İntikam için sıraya dizilen kadınları incelerken ağzım kulaklarıma vardı. :) İlki işgöremez hale gelip ikinci bir anüs deliği açılmasına kesin sıranın sonunda fil hortumuyla bekleyen kadın sebep oldu… :)

    Neyse, sıradan insanları kastedip; “...onların yaşadıkları gerçeklikle sizin hiçbir ilginiz yok” lafıyla taşı zaten tam gediğine koyuyor zoraki süper hero Pro, üzerine ben ne desem boş yada eskilerin lafıyla kifayetsiz kalır. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uçan Adam (nâm-ı diger Superman) ile ve Wayne Boring'in çizgileriyle tanışmam 1966, Doğan Kardeş ile oldu. Betmen ile tanışmam ise 1967, Ceylan Yayınları'nın bastığı kısa ömürlü serinin ilk cildiyle... Hepimizin üzerinde belli izler bırakmış bir olgu bu süperkahraman meselesi ama dediğin gibi, üretim bir endüstri haline gelince, endüstri de paraya bir türlü doymayınca, bu konsepti iliğine kadar emdiler, yani b.kunu çıkardılar aynen. Artık bir takım az sayıda iyi sanatçıya çizdirilmiş ayrıksı senaryoların ve özgün anlatımların dışında, son derece sığ, kötü hikâyelerle bu sömürüyü devam ettiriyorlar.

      Kültür emperyalizminin önemli araçlarından biri haline gelen bu meta, çizgi olarak evlerimize gelmese bile TV ve sinemalar yoluyla belki de yatırımcısına çok daha büyük artı değerler yaratarak bir yolunu bulup bizi ele geçirmeye çalışıyor. (Aslında bir ölçüde başarılı oldular bu şekilde, her ne kadar o da artık kabak tadı verdiyse de...)

      Hâl böyle olunca, Pro aslında epey bir anarşist söylem içeriyor diye düşünüyorum. Okuyucuyu bir çok şekilde zorlayıp şaşırttığı gibi aynı zamanda da düşünmek zorunda bırakıyor. Yani her anlamda 'zorlayıcı' diyebiliriz :). Bu kalitede bir benzerine hiç rastladığımı da söyleyemem. Senin gösterdiğin gibi, işi "sıradan insanın gerçekliğine" dikkat çekme noktasına vardırdıklarında ise, 'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla' demeye getiriyorlar aslında.

      ...Ve sanatçılar yapmak istediklerinin hepsini bizi güldürerek yapıyorlar üstelik. Eh, işte bu da mizahın gücü...

      Sil
  4. Tamam herkesin de bahsettiği gibi o "sıra" sahnesi muhteşemdi. Ama benim aklımda birde "Pro'muzun Super-man'e muamele çektiği ve adamı "patlattığı" sahne ve sonrasında elemanın "donsuz" uçağı kurtardığı sahne. İşte orada yere yıkıldım ben. Bundan güzel dalga geçme olamaz sanırım.
    Son not - Sırada bekleyenlerden birinde yangın musluğu var :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baştan sona kadar çevirirken bu kadar eğlendiğim bir kitaba daha rastlamadım henüz. Al'ın Bebeği buna biraz yaklaştı. Keşke olsa da çalışsam. Sözünü ettiğimiz örneklerden bolbol mevcut eserde. Her baktıkça gülesi geliyor insanın bir çok sayfada.

      Sil