19 Nisan 2013 Cuma

Bram ve Ben'in son zamanları'nda Kapalı Çarşı

Image'in 2013 ocağında yayınladığı 'The End Times of Bram and Ben' adlı dört sayılık mini dizide, olaylar hızlı gelişiyor ve daha ikinci sayfada yeryüzünde insanların (her nedense İstanbul hariç) ortadan kaybolmaya başladıklarına şahit oluyoruz. Bram kısa zamanda geri geliyor ve bir evrak hatası yüzünden cennete gittiğini ve daha sonra geri gönderildiğini anlatıyor Ben'e. Üstelik cennetin sanıldığı gibi bir yer olmayıp, bir sürü yaşlı, şişman çıplak insanla dolu berbat bir yer olduğunu söylüyor... Tabi bu arada geri dönen bir çok insanın bazısı da cehennemden gelmektedir...

Bu minval üzre gelişen hikayeyi Avrupa kökenli yeni nesil bir sanatçı, Rem Broo çizmiş. Tarzı (doğal olarak) avrupaî denebilecek genç sanatçının, yine Image Comics yayını Chew'in çizeri bol ödüllü (Eisner de dahil) Rob Guillory'den de etkilenmiş olduğunu söyleyebiliriz.

İşin  aslı, bu tanıtımla amaç, hem bir kitap hem de kitaptaki bütün dünyada kaybolmalar sürerken, herkesin her şeyi birbirine denk, heyecansız sıradan yaşamını sürdürmeye devam ettiğinin ifade edildiği  İstanbul karesini sizlerle paylaşmak istemiş olmam.

Türkçeden çevrildiği dipnotla ifade edilen mini diyalog, durumdan etkilenilmediğinin hoş ifadesi;
     - "Ee... Bugün ilginç bir şey var mı?"
     - "Hayır"

Evet, eğer bu tarz temalardan hoşlanıyorsanız, göz atılabilecek bu eğlenceli hikâyenin çizeri Rem Broo'nun Kapalı Çarşı algısı...

2 yorum:

  1. Bu batılıların İstanbul, Türkiye imgelerine yer etmiş fesli adamlar meselesi sanırım ufak da olsa bu topraklarda yaşayanları rahatsız ediyordur. "Bizi hala böyle nasıl görür bu adamlar, hiç mi araştırıp soruşturmaan çiziyorlar" diyoruzdur. Fakat bu "ısrar" fes özelinde olmasa da bir kehanete döndü dönüşecek gibi sanki. Hayırlısı..

    End Times'ın İstanbul'u ayrıcalıklı bir yere yerleştirmesi, dünyada olup bitenden etkilenmeyen biricik yer gibi göstermesi siyasi bir kara mizah örneği olabilir mi acaba? Belki de bu çizgiromanın yaratıcı ekibinin İstanbul'u (ve elbette içinde yer aldığı ülkeyi) gerçekten dünyadan ayrı, gerçeklikle bağlarını yitirmiş, ve bu kopukluğun olup bitene karşı bir doğal bağışıklık kazandırdığı insanların memleketi gibi gördüklerini anlatmanın bir bir yoludur. Belki de bu bakış, yaratıcı ekibe değildir de tüketici kitlesine aittir ve bu önyargıyı adapte etmişlerdir ürünlerine..

    Neyse, böyle komplo teorileri kurmadan önce okumak gerek... İlk fırsatta... Dikkat çektiğin için sağol Süheyl...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten bence festen vazgeçmek başlıbaşına bir hata idi. En azından turistik nedenlerle önemli bir araçtı. Düşünsene, adam kalkmış Amerika'dan geliyor, Kapalı çarşıya gidiyor, -bir hayâl kırıklığı- halbuki oriyantalist aradığını bulabilmeli para dökebilmesi için, nasıl halı, kilim, nargile bulabiliyorsa. :) Bugün artık sosyal yaşamda fötr şapka bile giyen kalmadığı gibi, fesi de takan olmayacaktı ama turistik fırsatçılığın zararı yok. Bunu yapan arap ülkeleri var ve başarılı da oluyorlar.

      İstanbul'da olaydan etkilenilmemesini aslında ben ilk etapta dinî farklılığa verdim. 'Evrak hatası' Katolik cennet-cehenneminde mi oluyor acaba da, müslümanlığın sembolüymüşcesine İstanbul ile bu durum tesbiti yapılıyor? -1. sayıda bir yerde katolik muhabbeti geçiyordu- Malûm öyle bir durum da var Hristiyanlarda.
      Ama öyle ya da böyle, bir kara mizah unsuru olarak kullandığını söyleyebiliriz dediğin gibi.

      Sil